Birçok filme konu olmuş genellikle kötülük simgesi, canavar, şeytan gibi figürlerle karşımıza çıkan Medusa hakkında birkaç farklı efsane vardır. Bu yazımda, sizlere Medusa’nın en bilinen efsanesinden bahsedeceğim.
Yunan mitolojisinin diğer figürlerinden farklı olarak, Medusa’yı biliriz çoğumuz, efsanenin ayrıntılarını tam hatırlayamasak bile. Karakterini hızlıca betimlemek istesek aklımıza yılanlar, ölümcül gözler ve yok etme arzusu gelir.
Literatüre and Fascination
Medusa, bir tecavüz ve kıskançlık sonucu ceza olarak saçının her bir teli canlı yılanlara, gözleri kendisine bakan herkesi taşa çeviren bir tür yaratık haline gelmiştir. Peki ama nasıl?
Medusa, Yunan mitolojisinin ilk tanrılardan olan, denizlerin tanrısı Pontos ve yeryüzünün ilk tanrıçası Gaia’nın oğlu Phorkos ve Phorkos’ un kız kardeşi Keto’nun üç kızından birisi olup, ölümlüdür. Medusa, yaşadığı dönemin en güzel kadınlarından birisidir, o kadar güzeldir ki tanrılar bile ona aşık olmaktan kendilerini alamaz.
Medusa kendini tanrıların hizmetine adar ve iki kız kardeşiyle birlikte zeka ve sanat tanrıçası Athena’ya ait bir tapınakta yaşamaktadır.
Athena, tapınağında yaşayan bu kadının güzelliğini fark eder ancak kendini ondan daha güzel bulduğu için bu kadını önemsemez. Fakat zaman geçtikçe tanrıça Athena Medusa’nın güzelliğini kıskanmaya başlar.
Athena’nın eşi ve denizlerin tanrısı olan Poseidon, eşi Athena’nın tapınağına gidip geldiği zamanlarda Medusa’yı görür ve ona aşık olur. Fakat tanrı Poseidon, koskoca tanrı bir ölümlüye mi aşık oldu gibi küçümsemelere maruz kalmamak için aşkını gizler. Ancak Poseidon bir türlü Medusa’yı aklından çıkaramaz ve en sonunda tutkusuna yenik düşerek, Athena’nın tapınağında Medusa’ya tecavüz eder.
Athena, olanları duyunca Medusa’ya çok ağır bir ceza vermeyi kararlaştırır. Medusa’yı Gorgon denilen bir yaratığa dönüştürerek onu uzak diyarlara sürdürür. Gorgonlar, keskin dişli, saçlarının her bir teli canlı yılanlardan oluşan, baktığı herkesi taşa çeviren dişi yaratıklardır.
Bununla da yetinmeyen Athena, Argos kralı Akrisios’un kızı Danae’nin, Zeus’tan olma oğlu Perseus’la yani üvey kardeşiyle işbirliği yaparak Medusa’nın kafasını kestirmeye karar verir.
Çoğu tanrı ve tanrıça bu görev için Perseus’a bazı özel araçlar verir, yeraltının tanrısı Hades ona görünmezlik miğferini, tanrıça Athena parlak bir kalkanını, baş tanrı Zeus elmas gibi sert ve keskin Titan kılıcını, tanrıların habercisi Hermes’ten de kanatlı sandaletlerini alan Perseus Medusa’yı öldürmeye gider.
Perseus Medusa’yı bir mağarada bulur ve onu öldürebileceği zamanı kollar. En uygun zaman ise Medusa’nın uyurken ki halidir. En ufak bir seste dahi uyanabilecek olan Medusa’yı Athena’nın verdiği parlak kalkanı kullanarak izler. Hala uyuduğunu gören Perseus, Zeus’tan aldığı keskin kılıçla Medusa’nın yılanlı başını gövdesinden ayırır.
Medusa’nın başını ise Athena’ya götürmek üzere yanına alır. Athena Medusa’nın başını, düşmanlarını daha kolay yeneceğini düşündüğü için kalkanına takar.
Medusa’ nın kesik gövdesinden ise, Poseidon’la birlikteliğinden olan dev Khyrsaor ve kanatlı bir at olan Pegasus doğar.
Dillere destan güzelliğiyle, tecavüz, kıskançlık ve haksızlık uğruna güzelliğinden ve yaşamından olan Medusa efsanesinin bize gösterdiği; genelgeçer bir hakikat taşımadığı aksine Medusa’nın güzel, canavar, yaratık, şeytan vb. bu betimlemelerden daha fazlası olduğunun bir göstergesidir.
Bu bağlamda Medusa, korkumuzu ve arzumuzu birlikte yansıtabildiğimiz bir zemin olup; aynı zamanda hem kadınların öfkesinin bir sembolü, hem de ataerkil toplumun, kadın figürünü cinselleştirdiğinin kanıtı niteliğindedir.