Uyuşturucu Deneyleri Tutanakları Kitabı’ndan Alıntılar

Uyuşturucu deneyleri 1927 ve 1934 yıllarında Berlin, Marsilya ve İbiza’da gerçekleştirildi.

Walter Benjamin, Ernst Bloch, Jean Selz, Ernst Joël, Fritz Fränkel, Egon Wissing ve Gert Wissing tutanaklarda yer aldı. Uyuşturucu maddeler üzerine araştırma yapan Joël ve Fränkel, Benjamin’in de yer almasını istedi. Birçok esrar çeşidi kullanıldı. Maddelerin fiziksel ve ruhsal etkisi kullananlar üzerinden izlenildi. Uyuşturucunun yarattığı tasvirler [uyuşturucuyu kullananlar tarafından] anlatıldı. Deneyler uyuşturucu tutanakları olarak kayda geçti. Rapor deney sırasında notlar ve konuşmalar [anılar] ile kağıda aktarıldı.

Uyuşturucu Deneyleri Tutanakları

1- Sağ omzumun üstünde ruhlar süzülüyor (vinyet gibi). O omuzda üşüme var. Ayrıca: “Odada benden başka dört kişi daha var gibi geliyor.” (Kendimi bu sayıya dahil etme lüzumu görmüyorum.)

2- Hudutsuz iyi niyet. Nevrotik – obsesif kaygı komplekslerinden arınış. “Karakter” âlemi açılıyor. Etraftaki her şey komedi tonlarına
bürünüyor. Aynı anda insan kendini onların aurasına buluyor.

3- Komedi sadece yüzlerden değil olaylardan da çıkıyor. İnsan gülmeye bahane arıyor. Belki de bu yüzden görülen şeylerin çoğu böyle “kurgulanmış” bir “deney” gibi geliyor. Böylece
gülebiliyor.

4- W[alter] B[enjamin]’e [bir şeyler yemesi için] ısrar ettiğimizde “Hayır, hiçbir şey istemiyorum. Yalvarıp yakarsanız da bir şey yemeyeceğim.”
-Ernst Bloch: Aynı Deneyin Tutanağı

5- Nesneler depresyonumun bir parçası hâline geliyor = maddesellikleri ortadan kalkıyor. Mankenlere dönüşüyorlar. Çıplak vitrin mankenleri; ne istersem yapmaya hazırlar. Çırılçıplak bekleşiyorlar ve her şeyleri ayrı bir ders veriyor, adeta anatomi modelleri gibiler. Yok, şöyle: Aurasız öylece duruyorlar. Gülümsemem sayesinde. Gülümsemem sayesinde her şey bir camın ardında.
-Bloch’un [14 Ocak 1928 tarihli] Deney Tutanağı

6- Bir yandan -ona da söylediğim gibi- her hareketiyle bir kaderi kaldırıp düşürüyor, etrafına sarıp tamamen dolanıyor veya ardından koşuyor, yerde bırakıp ona sevgiyle bakıyordu. Odalıkların paşaların önünde dans ederken yaptıklarını Gert benim için yaptı. Fakat bir anda dudaklarının arasından son, en hiddetli taşma raddesine varmadan engelliyormuş gibi göründüğü bir hakaret seli döküldü. Kendini kontrol ettiğini, en kötü
kısmını yuttuğunu hissettim ve bu konuda kendimi kandırdığımı zannetmem. Ardından yalnız kaldım.

7- Denek bir orman görüyor. Bir parça ironiyle, insanların devamlı ormanın cazibesinden bahsettiğini belirtiyor. Peki ormanı bu denli cazip kılan nedir? Meksikalıların bu soruya bir cevabı var. “Meksika’da ormana girmek ölmek anlamına gelir. Ormanın cazibesi işte budur.”

8- Sonradan denek “akıl almaz derecede yüksek, denizin görünmediği bir Venedik anlattı. Denizin saklı, daha doğrusu korunmuş olduğu denek tarafından muzafferane bir edayla öne sürüldü. Bunu şehrin armasındaki düsturla vurguladı: “ Venetianı non monstrant marem” [ Venedikliler denizi göstermez.] Denek Venedik’le oyalanmaya devam ediyor ve “sahte, bulanık büyülü lagünlerden” bahsediyor.

9- F[ränkel] kısa bir süre içinde odadan çıkınca W[alter] B[enjamin] artık kararmış odada açık pencerenin önünde yalnız kalıyor.

F döndüğünde B pencere izlenimini şu sözlerle anlatıyor: “ Eğer ölmüş bir adam önceki hayatındaki bir şeyi özleseydi -bu pencereyi
örneğin- onu aynı benim gördüğüm gibi görürdü. Ölüler ve yanımızdaki nesneler, bir de sevdiğimiz birini görünce hissettiğimize benzer bir özlem uyandırabilir.”

10- Artık orada yaşayan [kişi] değildim. Ama önce çok soyut.  Dünya benimdi. [Sözcükler okunmuyor] pazar yerine mi geldi?

Giden adamın yürüyüşü ettikleri sohbetin ruhudur.

Hep aynı dünya, yine de sabrediyoruz.

Uyuşturucu Deneyleri Tutanakları / Walter Benjamin

SUB Yayımları

Çeviri: Deniz Kurt