Umay, Türk mitolojisinde Orhun yazıtlarında dişi ruh olarak anılmaktadır.
Umay ana dişi olarak tasvir edilmiş olup iyilikler yapan, doğan çocukları belirleyen bir ruhtur. Üç boynuzlu, beyaz elbiseli ve yere kadar uzanan beyaz, gümüşten saçları vardır ve görünüşü yaşlı değildir.
Umay sözcüğünün etimolojisi ise şöyledir; (Um/Om) kökünden türemiş olup ummak, dilemek, korkutmak kökünden gelir. Etene(plasenta) anlamını da barındırır. Koruyucu, şefkatli demektir. Umaç, hedef demektir. Omay sözcüğü seçkin, güzide anlamına da gelir. Umay Moğolcada rahim anlamı da taşır. Tunguzcada Omo/Umu kökü yumurta bırakma manası taşır.
Divanü Lügatit Türk’te Umay’a tapıldığında oğlan çocuk doğumunun gerçekleştiği ifade edilmiş ve onun doğumundan sonra çıkan ‘son’ (plasenta) olduğu belirtilmiştir.
Umay günümüzde kadınları ve çocukları koruyan bir ruh biçimini almış olup Tunguzlarla birlkte Güney Sibirya ve Altay Türklerinde görülür. Buralardaki inançlara göre, Umay her zaman çocukla beraberdir; ancak onun çocuğu terk ettiği zamanlar da olur. Bu ayrılma uzun sürdüğü zaman çocuk hastalanır. Umay’ın çocukla beraber olduğunun işareti, çocuğun uykudayken gülmesidir. Ağladığı zaman ise sözü edilen koruyucu ruhun gittiği düşünülür.
Umay hakkında geniş bilgiler yer almakla birlikte, Umay’ın dişil özelliğinin yanında güneşle de ilişkisinin bulunduğu söylenmektedir. Yani Umay sadece çocukları değil, bütün Türk halklarını, hatta bütün insanları koruyan, onlara kut veren bir tanrıçadır. Bu nedenle Kırgızlara göre Umay, aynı zamanda bol mahsul almaya mal ve mülkün artmasına da yardım etmektedir. Umay’ın güneşle ilişkilendirildiğine yukarıda değinmiştim bu amaçla da güneşin sarı renginden dolayı Türk halklarında Umay’a Sarı Kız da denilmektedir. Güneş’in ısı vermesi dolayısıyla Umay, ateş ve ocak kültleriyle de ilişkilendirilir.
Altay Türklerine ait anlatılan bir mite göre de “İnsanlar türediği zaman, Umay Anamızla birlikte, iki kayın ağacı da yere inmiştir. “ denir.
Türk mitolojisinde büyük önem taşıyan ve gökyüzünden indiği söylenen, Kayın Ağacı, Hayat Ağacı ile özdeşleştirilir. İki ağaç olarak vurgulanması Uygur türeyiş mitlerini çağrıştırır. Uygurların atası sayılan beş çocuğun anası ve atası bu iki ağaçtır. Ağaçtan türeme, mitlerde çok geçen bir motiftir. Ağaç Ana Tanrıça arketipinin görünümlerindendir ve dişil bir semboldür.
Ağaçlar ruhların gelip gittiği kozmik bir yol olarak görülür. Türk ikonografisinde Hayat Ağacı, Hayat Suyu ve Ruh Kuşları daima birlikte tasvir edilir.
Bu nedenledir ki bir mezar ya da pınar başındaki ağacın dallarına Allah’tan çocuk dilemek üzere küçük bez salıncak-beşiklerin asılması, İslamiyet’ten önceki Umay kültünün izleri olarak değerlendirilebilir.
Umay ana yeryüzüne kanatlı bir kuş kılığında iner. Bu kuşa Hüma Kuşu adı verilir ve Ruh Kuşları ile de bağlantılıdır. Hüma Kuşu “Devlet Kuşu” olarak da bilinir. Türk sanatında özellikle Selçuklu seramik sanatında kadın başlı Harpyler, Hüma kuşu olarak yorumlanır.
Türk sanat tarihi kapsamına giren bazı heykel ve kaya resimlerinin Umay’ı tasvir ettiği ileri sürülmüştür. Göktürk devletine ait bazı heykeller, Kazakistan’ın Taraz(Cambul) şehrindeki bölge müzesinde bulunan Göktürk devri kaya resmi, yine Göktürk sanatının bir örneği olan Kudirge kaya resimlerindeki kadın tasvirlerinden büyük ebatta yapılmış olanı, Umay olarak kabul edilmiş ve saygı görmüştür.
Günümüz Orta Asya’sının, el sanatlarında nazarlık olarak kullanılan farklı nitelikteki Umay tasvirli dokumalara da rastlanmaktadır.
Kaynakça
1.Çoruhlu, Yaşar,Türk Mitolojisnin Ana Hatları,1.Mioloji, 2. Arkeoloji, 3. Sanat Tarihi
2.https://nuraybilgiliturkmitolojisikozmolojisivetamgalari.wordpress.com/tanrica-umay/