20. Yüzyılın en önemli iki ismi feminist düşünür Simone de Beauvoir ve varoluşçuluğun kuramcısı Jean-Paul Sartre Sarbonne’da tanıştılar. Evlilik platformunu ve evliliğin gelenekten getirilen rollerini reddederek birbirlerinde özgür sevgiyi, dürüstlük sözüyle tattılar. Kalemleriyle kendilerine sınırlar değil basamaklar çizdiler ve beraber yükseldiler. Bu yüzden eserleri iki kişinin ruhunu yansıtmaktadır.
Simone de Beauvoir’den Sartre’a Mektuplar’dan Alıntılar:
“Sizi hafif trajik ve biraz da kendini bırakmış bir biçimde seviyorum.”
“Sizin yanınızdayken hiçbir şey bana önemli gelmiyor. Hatta sizden ayrılmak bile. Ama sizden uzaktayken en küçük dert çekilmez oluyor.
“Sizi göremedikten sonra yalnız olmayı tercih ederim. Kendimi bana hiçbir şey kazandırmayan insanlar için harcamaktan tiksiniyorum…”
“Beni merak etmeyin sevgilim, yalnızca görünürde neşesizim. Sonuç olarak hep yaşadığımızdan fazlasını yazıyoruz. Çünkü yazdığımız anda çevremizde gördüklerimizi betimliyoruz. Dünyanın berbatlığı veya yaşamın tatsızlığı vs.”
“Sevgilim, o zamanlar hâlâ gençtik ve dünyanın nereye gideceği belli değildi. Şimdiyse dünyanın nereye gittiği belli: karanlığa gidiyor.”