Şairlerimizin insanlara, doğaya, şehirlere, sevdiklerine ya da sevmediklerine duygularını ve düşüncelerini aktarmak amacıyla yazdıkları o güzel şiirleri; günümüz sanatçıları kendilerine has o güzel yorumları ve sesleri ile seslendirmiştir.
ŞAİRLERİMİZ, SANATÇILARIMIZIN İLHAM PERİLERİDİR.
Nâzım Hikmet’in “Geberiyorum” şiiri ve Nükhet Duru
Nükhet Duru, 1994 yılında çıkarmış olduğu “Geberiyorum” isimli albümünde koro ve orkestra eşliğinde şair Nâzım Hikmet’i de unutmayıp onun şiirini seslendirmesinin yanında albümüne de Nâzım Hikmet’in şiirinin ismini vermiştir. Bana kalırsa kendisi şiiri öyle güzel seslendiriyor ki şiirin özellikle “… kederden !” diye bağırdığı kısımda içinizdeki kederi o coşkulu ahenkle size sonuna kadar hissettiriyor.
Geçip gitmiş günler gelin
Rakı için sarhoş olun
Islıkla bir şeyler çalın
Geberiyorum kederden
İlerdeki güzel günler
Beni görmeyecek onlar
Bari selam yollasınlar
Geberiyorum kederden
Başladığım bugünkü gün
Yarıda kalabilirsin
Geceye varmadan yahut
Çok büyük olabilirsin
Özdemir Asaf’ın “Lavinia” şiiri ve Feridun Düzağaç
Feridun Düzağaç’ın 1996 çıkışlı “Beni Rahatta Dinleyin” isimli albümünde seslendirdiği şiirdir. Elektro gitar eşliğinde şiire ayrı bir hava katmıştır. Üstünden seneler geçmesine rağmen hâlâ da canlılığını ve popülerliğini korumaktadır.
Sana gitme demeyeceğim.
Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.
Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin.
Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia.
Karacaoğlan’ın “Güzel ne güzel olmuşsun” şiiri ve Fikret Kızılok
Fikret Kızılok’un 1974 yılında çıkarttığı “Zaman Zaman” albümünde seslendirdiği bir şiirdir. Şiirin havasına hüzün hakim olduğundan dolayı daha hafif ve yavaş bir beste yapmıştır. Bu da şiirdeki hüznü daha da ön plana çıkartmıştır.
Güzel, ne güzel olmuşsun
Görülmeyi, görülmeyi
Siyah zülfün halkalanmış
Örülmeyi örülmeyi
Bahçende gülün güllenmiş
Şeyda bülbülün dillenmiş
Koynunda memen kirlenmiş
Emilmeyi emilmeyi
Mendilin yudum, arıttım
Gülün dalında kuruttum
İsmin ne idi unuttum
Sorulmayı sorulmayı
Seğirttim ardından yettim
Eğildim yüzünden öptüm
Adın bilirdim unuttum
Çağırmayı çağırmayı
Benim yârim bana küsmüş
Zülfünü gerdana dökmüş
Muhabbeti benden kesmiş
Sevilmeyi sevilmeyi
Çağır Karac’oğlan çağır
Taş düştüğü yerde ağır
Yiğit sevdiğinden soğur
Sarılmayı sarılmayı
Ömer Hayyam’ın Rubaisi ve Mehmet Güreli
Mehmet Güreli’nin 1998 yılında “Kent Ozanları” projesine yolladığı şarkıdır. 2017 Yılında çıkarttığı “Zamboni Sokağı” isimli albümde de tekrardan yer vermiştir. Kendisinden önce Zuhal Olcay’ın da bestelemesinin yanında kendine özgü bestesiyle kendisi de seslendirmiştir.
Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde
Seher yeli, eser yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
Kimse bilmez, kimse bilmez
Attila İlhan’ın “Askıda Yaşamak” şiiri ve Kâzım Koyuncu
Kâzım Koyuncu’nun 2006 yılında çıkarttığı “Dünyada Bir Yerdeyim” isimli albümünde seslendirdiği ve bestelediği bir şiirdir. Albümde diğer şarkılar kadar rağbet görmese de muazzam bir şarkıdır.
Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk
Gece trenlerine binme, kaybolursun
Sokaklarda mızıka çalma çocuk
Vurulursun…