Gaslighting, bir psikolojik manipülasyon ve taciz yönetimidir. Kişinin kendi hafızasını, algısını ve akıl sağlığını sorgulatan bir çeşit yönlendirmedir. Kişilerde veya seçilen gruplarda şüphe uyandırma, kalıcı inkâr, çelişkiler ve yalan yoluyla gitgide dikte edilir ve fark edilmesi kimi zaman çok güç olmaktadır. Narsist kişilere özgü bir davranış bozukluğu olan Gaslighting, kişilerin kurbanlarına onların kendilerine dair algılarını yeniden biçimleyecek şekilde belleklerine olumsuz bilgi ve yargıları sokmalarıyla tezahür eder. Bir manipülasyon yöntemi olarak da kullanılan durum, sorgu teknikleri içinde de yer almaktadır.
Bu terim ismini Gas Light (Gaz Lambası) adlı 1938 yapımı bir tiyatro oyunundan almıştır. Daha sonra filmi de çekilen ve “Angel Street” olarak da bilinen bu oyundan almaktadır. Filmdeki erkek karakter eşini akli dengesi bozuk olduğuna inandırmaya ve ikna etmeye çalışmaktadır. Filmde Boyer, Bergman’ı büyük bir romantizm ile evliliğe ikna eder. Evlendikten sonra eşi Bergman’a akıl oyunları oynamaya başlar. Her gece ışıkları biraz daha kısar. Bergman “Gaz lambası giderek daha mı az ışık veriyor?” dediğinde Boyer’den sert tepkiler alır. Boyer’in amacı, Bergman’ı aklını kaybettiğine inandırarak mücevherlerine sahip olmaktır. Ve Bergman’ı aklını kaybetmeye başladığına ikna eder. Sağlıklı bir kadın zamanla gerçeklik duygusunu kaybeder.
Gaslihting yaşanan ikili ilişkilerde, baskın olan birey idealleştirme, değersizleştirme ve gözden çıkarma şeklinde üç ayrı aşamayı izlemektedir. Baskın ve maniple etme amacında olan kişi ilk olarak beraberliklerinin mükemmel olduğu algısını yaratıp hayran olma safhasına getirmekte ve ikinci aşama olan en zor evrelerden biri, yani değersizleştirme evresinde ise hayranlık duyulan kişi sorunlu, ideal olmayan ve hiçbir şeyi beceremeyen bir kişiye dönüştürülmektedir. Son aşamada yani gözden çıkarma safhasında ise bu psikolojik şiddete maruz kalan kişi terk edilir. Bu olaya maruz kalan kişiler ise olanlardan habersiz sık sık kendilerini affettirmeye ve özür dilemeye başlamaktadır.
Manipülasyon ve Gaslighting
Manipülasyon genellikle, bir başkasının davranışlarını ve hayat görüşlerini etkileme amacı ile doğrudan ve dolaylı bir şekilde yapılan tehdit çevresi etrafında dönmektedir. İnsanların kendi bilgilerini veya istemedikleri halde sırf karşısında ki insanı etkilemek için sabit bilgileri değiştirerek ya da ekleyip çıkartarak karşı tarafa aktarmasıdır.
Gaslighting ise tehditleri kullanır ve kişinin davranışını değiştirme odaklıdır. Kişinin fikirlerini en önemlisi de kendisini değiştirmek maksadı ile psikolojik şiddet uygulamaktır.
Manipülasyon ve Gaslighting’in ortak özellikleri ise ikisi de özgüveninizi ve özsaygınızı aşağı çekmektedir. Ancak Gaslighting etkili olduğunda daha çok zarar verici olmaktadır. Bireyin kendine ve gerçeklik duygusuna olan güvenini altüst etmektedir.
Gaslighting’e maruz kalan kişiler genellikle delirdiğini düşünürler ve kendilerini sorgulamaktan ağır depresyona kadar gidebilirler. Bu psikolojik şiddet en yakınlarınız tarafından yapıldığında bunu anlamak oldukça güç olmaktadır. Birçok örneği olan bu şiddetin mağdurları, bu olayı ancak o kişilerden uzaklaştığında veya gizli bir kamera ile gerçeği anlamaktadır.
Gaslighting uygulayan kişiler, karşı tarafı sürekli manipüle etmektedirler. Yaşanan bir olayı hiç yaşanmamış gibi iddialarda bulunurlar, söylenmemiş bir şeyi söylemiş gibi ciddi inandırma çabası içine girerler, eşyaların yerlerini değiştirerek algıda yanılma yapıp o eşyaları her zamanki yerlerinden alırlar ve siz fark etmeden geri eski yerine koyarlar, karşıda ki kişiye ise gözünün önündekini görmüyorsun gibi hitaplarda bulunurlar. Daha sonra bireyin delirdiğini, aklını sorgulaması gerektiğini dile getirirler. Peki neden böyle bir şey yapıyorlar? Genellikle partnerini kendine bağlı bırakmak, sosyal ilişkilerinden soyutlamak ve kendine bağımlı hale getirmek için yapmaktadırlar.
Örneğin: Gaslighting’e kasıtlı bir şekilde maruz kalan bir kişi olayını şöyle anlatmadır.
“Eve geldiğimde anahtarımı her zaman aynı yere koyarım, sabah ise alır çıkarım. Fakat ara ara anahtarımı bıraktığım yerde bulamayıp eşime sorduğumda aynı yerdedir cevabını alıyordum. Daha sonra evi ararken işte burada deyip anahtarımı her zaman bıraktığım yerde olduğunu ve benim onu görmediğimi söylüyordu. Veya her zaman başucumda duran bir kitabı başka yerde buluyordum ve eşimden sen sabah oraya bıraktın cevabını alıyordum. Kafayı mı yiyorum yoksa? Neden nereye ne koyduğumu unutuyorum? Neden unutuyorum ya da bulamıyorum? Eşimden ise hep aynı sözleri duyuyorum ‘sen iyice kafayı yedin, ne yaptığını bile bilmiyorsun…’ Ne yapacağımı bilmediğimden arkadaşlarıma durumu anlattım ve sana Gaslighting uygulanıyor olabilir cevabını aldım, şok oldum. Bu nedenle eve gizli kamera yerleştirdim. Dedikleri gibi tam da bu olay uygulanıyormuş bana. Eşim evdeki eşyaların yerlerini değiştirip bana deli muamelesi yapıyormuş…”
Peki ya size de uygulanıyor ve siz bunun farkında değilseniz? Delirdiğinizi düşünmeden önce mutlaka kendinize şu soruları sormalısınız.
- Kendinizi hep özür dileyen taraf olarak mı buluyorsunuz?
- Kavga çıkmasın diye susuyor musunuz, doğrularınızı savunamıyor musunuz, savaşacak gücü ve tartışacak enerjiyi kendinizde bulamıyor musunuz?
- Karşınızda ki kişi sizi sürekli azarlıyor ve aşağılıyorsa, sürekli yüksek ses tonuyla kavga ediyor ve siz onu uyardığınızda inkâr ediyor sizin abarttığınızı, çok hassas ve duygusal olduğunuzu mu dile getiriyor?
- Size kötü davranıyor ve bunun sebebinin siz olduğunu söyleyerek sizi mi suçluyor?
- Sürekli size abarttığınızı, paranoyak olduğunuzu ve senaryolar yazdığınızı mı söylüyor?
- Evdeki eşyaların yeri değiştiğinde ve bunu sizin yapmadığınız halde siz yapmış gibi mi davranıyor ya da kolay bulunacak eşyaları bulamadığınız da size getirip gözünün önündekini göremedin mi diyor, bu durum sürekli mi yaşanıyor?
- Her suç sizde gibi mi davranılıyor veya siz öyle mi hissediyorsunuz?
- Özgüveniniz gayet yerindeyken bir anda gerileme mi yaşadı?
- Onsuz bir şey yapmayacak hale mi geldiniz?
- Her zaman şüphe içinde ve huzursuz mu yaşıyorsunuz?
Bunlar ne yazık ki Gaslighting’e maruz kaldığınızın belirtileridir. Fark edilmediği sürece ağır bir psikolojik sorun haline gelmektedir ve sonucu ağır depresyonla devam etmektedir. Şüpheci ve huzursuzluk içinde bir yaşama yol açmaktadır. Size iyi gelmeyen ve sizi olduğunuzun dışında bir insan yapmaya çalışan insanların karşısında tutumunuzu korumalısınız. Her ne olursa olsun her zaman size faydalı olan insanları hayatınızda tutmalı ve sizin kendinize olan güveninizi ve saygınızı kaybettirmeyecek insanlarla bir arada olmalısınız. Unutmayın ki psikolojik şiddetler fark edilmez ve ciddiye alınmaz. Bu yüzden en çok kendinize güvenin ve hiçbir zaman size iyi gelmeyen insanların yanında kalmayın.