Aşkın en zor hali neydi ?Piraye’ye göre aşka aşık olan bir adamı sevmekti belki de…
Bu zamana kadar hep Nazım’dan dinledik Pirayeyi. Onun eşsiz biçimde yazdığı aşk ve tutku dolu mısralarını hayranlıkla okuduk. Öyle sevdi ki Pirayeyi çoğumuz bir kadın nasıl böylesine sevilebilir? O kadının bu kadar kusursuz yapan nedir? Diye düşündük durduk. Hatta belki de Nazım’ı aradık hayatımıza aldıklarımız da ya da Piraye olmak istedik. ”Amaan kalmadı Nazım gibi seven artık.” Dediğimiz çok oldu ama hiç düşünmedik Piraye’de Nazım olmak neydi? Diye. Kalmış mıydı Piraye gibi hudutsuzca, alalede seven? O sonunu düşünmeden sevdi hayran kaldığı adamı. Peki neydi Nazım’da olan sihrin sebebi? Piraye, Nazım Hikmet’in kız kardeşinin arkadaşıdır. Eşinden boşanmış iki çocuk annesi bir kadındır. Bu iki gencin aşkları birbirlerini görür görmez başlar. Soluksuz bir aşk sürmek düşüncesi kalplerindeki heyecana ortaklık eder. 1935 yılında alelacele kimselere demeden evlenir. Başlarda her şey masallarda ki kadar güzeldi. Ancak Nazım’ın ceza evine girmesine kadar. Aslında bu ayrılık aşklarına ilk zamanlarda engel olmaz. Her gece saat 9 dan sonra Nazım için Piraye vakitleridir. Onu düşünür, düşündükçe kalemini eline alır ve başlar aşkını satırlara dökmeye. Tabi ki bu bir kadın tarif edilemez bir duygudur. Piraye daha da bağlanır Nazım’a. Onun için artık içerisi ya da dışarısı fark etmez sevdiği adam zaten kalbinin en güzel yerini almıştır. Ancak zaman geçtikçe Nazımla dayısının kızı olan Münevver arasında bir aşk başlar. Ziyaretler sıklaşır ve duygulara engel olunamaz. Münevver evli ve çocuklu bir kadındır. Kocasının ise ondan ayrılmaya niyeti yoktur. Nazım bu olayı dürüstçe Piraye’ye anlatır. Ve dünya Piraye’nin başına yıkılır. Ne olmuştur hayran kaldığı adamın kalbine? Yazdığı o kadar şiirler yalan mıdır? Bu düşüncelerle kahrolur. Ama asla Nazım’a belli etmez. Münevver-Nazım aşkı imkansızlığa girince Nazım Piraye’ye mektuplar yazar. Fakat geri dönüş alamaz. En sonunda eğer Pirayeyi göremezse intihar edeceğini söyler. Piraye’nin gönlü bu duruma razı gelmez. Hala kendinden çok sevmektedir. Nazım’ı hastaneye ziyaretine gider. Her şey tam eski haline dönmüşken içeriye Münevver girer. İşte o an bitmiştir masal… Piraye bir daha asla dönmez Nazım ‘a.
Sonrasında başlar duygularını yazmaya elbette ki içinde çekip gitti için pişmanlık oluşmuştur. Çünkü Nazım onun hala biriciğidir. Piraye sonra ki hayatında kalbine başka bir adam almaz. Ancak Nazım nede olsa aşka aşık bir adamdır. Ve başka kadınlar hayatına girmiştir. İşte burada düşünmek gerekir. Nazım gibi seveni mi istemeli? Yoksa Piraye gibi aşık olabileni mi?