Yönetmen koltuğunda Claire McCarthy’ın oturduğu, başrollerinde ise Daisy Ridley, Naomi Watts, Tom Felton ve Clive Owen’ın bulunduğu 2018 yapım, dram-romantik türünde ortaya koyulmuş uzun metrajlı film.
William Shakespeare, 1600 yılında kaleme aldığı Hamlet oyunuyla on yedinci yüzyıla görkemli bir giriş yapar. Hamlet’in Trajik Hikâyesi anlatılan bu oyun, Shakespeare Trajedileri içinde en çok bilineni, okunanı ve sahneleneni; Shakespeare’in otuz sekiz oyunu içinde en uzun olanıdır. Prens Hamlet’in, babasını öldürdükten sonra annesi Kraliçe Gertrude’la evlenen amcası Claudius’tan nasıl intikamını aldığını anlatır.
Shakespeare’ın Hamlet’ini bir de Ophelia’ın gözünden, böyle dinleyin:
Trajediyi kadın dilinden anlatan McCarthy, Shakespeare’ın şiirsel üslubuna sadık kalarak eseri hayata geçirmeyi başarıyor. Mekanlar ve ışıklandırmalardan tutun, oyuncuların mimiklerine kadar sırıtmayan, müziğin, edebiyatın ve sinemanın iç içe olduğu yapım, adeta bizi 1600’lü yıllara götürüyor. 1600’lü yıllar demişken, sizce o yıllarda bu denli dik başlı, kendine güvenen ve korkusuz birisi olmak nasıl karşılanır? İşte bu yapım biraz da ona cevap niteliğinde. “Sadece korkarsa güvende olacağı” öğretilen Ophelia’ın bir bakıma hem kişiyle hem de zihniyetlerle savaşı ve tabii pekala bunların arasından bir fidan gibi boy veren, güneşi olan aşkı…
Yıldızlar ateştir deseler de inanma,
Güneş gökte yürür deseler de inanma,
Gerçek yalancıdır deseler de inanma,
Ama aşkımdan asla kuşkulanma.
Ah sevgili Ophelia, bu gibi dizelerde hünerli değilim.
İniltilerimi dile dökme sanatı yok bende ama seni her şeyden çok sevdiğime inan,
elveda.
Bu makine kendisinde kaldıkça,
Ey müstesna bayan,
Her zaman senin olan.
HAMLET