Erşan Kuneri ve Netflix
Sıradan bir karakterin dillere pelesenk olmuş bir repliği, tam 18 yıl sonra karşımıza dizi olarak çıktı. Evet! Cem Yılmaz’ın son projesi Erşan Kuneri, 13 Mayıs 2022 tarihinde Netflix’te sevenleriyle buluştu. 8 bölümden oluşan ilk sezonun senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz üstlendi.
2004 yılında yayımlanan GORA filmiyle tanıştığımız Erşan Kuneri karakteri, Bob Marley Faruk’un ilk Türk bilimkurgu senaryosunu yazan adam olduğunu ve sinemaya neden küstüğünü açıklamak için flashback yöntemi kullanılarak tanıtıldığı bir porno film yapımcısıdır. 12 Eylül 1980 darbesinde tutuklanması ile hikayesi sona eren Kuneri, filme az hizmet eden ama yıllar içerisinde seyirciler tarafından kolay unutulmayan bir karakter haline bürünmüştü. Peki bu karakteri yıllar sonra bir dijital platformda görmemizin asıl nedeni ne idi?
Ülkemizde komedi kelimesinin sözlük karşılığı belki de çoğu kişi için Cem Yılmaz’dır. Yıllardır tahtını bırakmayan, her kesim tarafından saygı duyulan ve yeni projeleri ile uzun süre gündemden düşmeyen bir idol haline bürünmüştür. Yakın dönemde Diamond Elite Platinum Plus (2021) projesiyle Netflix’e adım atan Yılmaz, Erşan Kuneri (2022) ile iyice yerleşmiş bulunmaktadır. Platforma sadece içerik üreterek hizmet ediyor dersek yanılmış oluruz. Dizide: “Netflix’te bile olsa yapamayız.” gibi bir repliğin bulunması, artık bu işin bir sponsorluk haline dönüştüğünü gösterdiğinin kanıtıdır. Bu durumun biz izleyiciler tarafından etkileneceği yönü bulunmamaktadır. Lakin, Cem Yılmaz tarafından yapılan bir işin, sanatını geriye götürecek bir hale bürünmesi onu eleştirilerin ana odağı olmaktan sıyıramaz.
Cem Yılmaz ve Geride Kalmış Mizah
Genel manada Erşan Kuneri dizisini konusal açıdan inceleyecek olursak; ana karakterimiz 1981 yılında içerden çıkıyor. Artık seks film furyası son bulmuş, Erşan kendi sinema dilini başka kategorilerde üretme çabasına girmiş ve arkadaşlarını ikna etmiştir. Her bölüm içerinde başka bir bölüm yer almakta ve birbirlerinden bağımsız olarak yansıtılmaktadır. Buraya kadar her şeyin saf ve temiz olması ne güzel (!)
Büyük prodüksiyonlar, yüksek maliyetler, usta oyuncular gibi ciddi faktörlerin bir çatı altında toplanması illa iyi iş çıkacağı anlamına gelmez. Çünkü bir filmde aslolan hikayedir, senaryodur. Arif v 216’dan itibaren başlayan ve her yeni filmiyle giderek katlanan gülmece unsurlarını kelime oyunlarıyla basite indirgeme ve küfür yoluyla mizah yapma çabaları Cem Yılmaz’ın sanatını geriye götürmekte ve sekteye uğratmaktadır. Yüksek düzeyde popülasyona sahip olan bir kişi için, kendi konfor alanından çıkmayıp, yenilikleri takip etmeyip, geçmişe takılı kalmak ne yazık ki sıradanlık damgası vurduruyor. Dizi içerisinde; şive komedisini absürt karakterlere uyarlama, Yeşilçam klişelerini düşük espritüel düzeyde yansıtma, kelime düzenleriyle oynayıp cinsellik oluşturma ve bolca küfürle taçlandırma gibi sokak hayatına benzer basitlikler görülmektedir.
Senaryo açısından önemli bir faktör olan çatışma unsuru, bazı bölümlerde görülmemektedir. Mesela: Kuru Murad… Hangi amaca hizmet ediyor? Karakterimizin karşılaştığı zorluk esir düşmesi mi? Başka bir bölümde karşılaştığımız atarinin gelişi… Niye izliyoruz mesela öyle bir sahneyi? Jeton bitebilir, kuyruk olabilir, tartışma çıkabilir… Dizi, komedi kategorisinde bir iş olup, o sahneyi izlerken bana tebessüm bile oluşturmuyorsa zaman geçirilmeye çalışılan basit durumdan başka bir şey değildir.
Çağımızın mizahı; hayatta karşılaşabileceğimiz absürt durumların bariz espriler yapma amacı gütmeden seyircilere ulaştırılmasıdır. Cem Yılmaz bu yeni döneme ayak uyduramayacak ya da bu büyük prodüksiyonlarla daha iyi işler yapamayacak birisi değil. Ancak hala dönem kaygısı güderek geçmişe dönmeye, küfür yoğunluğunu arttırmaya, var olan karakterlerini tekrar izleyicilerle buluşturmaya devam ederse; ne yazık ki eleştirilerin ana kaynağı olmaktan kurtulamayacak.
Küçümsenen: Gibi
Son dönemlerin en popüler dizilerinden biri olan Gibi, Erşan Kuneri’nin vizyona girmesiyle birlikte çeşitli kıyaslamalara tabii tutulmuştur. Sosyal medya üzerinden gelen yorumlara cevap veren Zafer Algöz, zamanında Recep İvedik’e karşı almış olduğu tavra benzer bir şekilde Gibi’ye de atıfta bulunmuştur. Cem Yılmaz filmlerinin ana oyuncularından Zafer Algöz her iki görüşünde de adeta lobicilik yapıp diğer işleri küçük görmüştür. Yapılan işleri usta gözüyle eleştirmek belli bir noktaya kadar saygı duyacağımız anlamını taşısa da, insanlar tarafından yoğun ilgiyle izlenen Gibi için bu kadar basit ve lakayıt cümleler kurmak ne denli doğru?
Cem Yılmaz katıldığı bir programda Gibi hakkında iyi bir sunum olduğunu ve değişik bir mizah olduğunu söyleyerek övgülerde bulunuyor. İşin mutfağında yer alan Cem Yılmaz’ın bu görüşlere sahip olup Zafer Algöz’ün aşağılayıcı bir tutum sergilemesi, kendi işlerine duyduğu fanatizmden başka bir şey değildir.
Evet, mavi don yok! Yaz, herkes donunu kendi getiriyor.
Sitemim, sevgimdendir! Küçükken GORA’yı çok izliyorum diye annem DVD’yi kırmıştı. Ne kadar stand-up gösterisi, filmi varsa izlemişimdir Cem Yılmaz’ın. Sevgim ve kredim sonsuzdur.
Bu yazımı geride kalmış tüm mizahşörlere adıyorum.