2020 yılında okuyucularla buluşan bir ilk öykü kitabı da Öznur Yalgın’ın Everest Yayınları’ndan yayınlanan “Ağırküre” kitabıydı. Şimdi ise Yalgın, üç yıl aradan sonra yeni öykü kitabı “Siyah Alfabe”yi yine Everest Yayınları’ndan okuyucularla buluşturdu.
Devrim Çakır editörlüğündeki kitap, “Sonrası” ve “Öncesi” isimli iki bölüme ayrılıyor.
İlk öykü “Obruk” Doğaüstü olayları rüyasında gören ve buna benzer bir olayı gerçek olan Elif ve o gerçek olan durumu anlatan Taner’i biraz daha kuşak çatışması bakımından irdelendiği bir öykü olurken “Ardından”da ayrılan bir çiftten kadın kendisinden yaşça büyük olan eski dostlarına gider.
Sırada “Koyu” var. Yunanca öğretim merkezinin önünden geçe yürüyüş yapan insanlar ve oradaki insanların korkusu çarpıcı bir şekilde anlatılıyor. “İnsanların bizim binayla ne alıp veremediği var Allah aşkına?” “Toplumların belleği var.” dedi Yener. “Tepki veriyor insanlar işte.” (s.37)
Ardından “Giderken”de on yıla yayılmış ve hayatın iş bağlamında gidişatını zaman içinde sorgulayan abi kardeşin düşünceleri zamanın akışı içerisinde güzel noktalara değiniyor. Sıradaki öykü “Bir Başlangıç” da aslında yine yurtdışına, Londra’ya yeni bir hayat için çıkan bu sefer bir karı kocayı anlatıyor. Bu doğrultuda orada yaşayan insanların şaşırmaları çatışmayı oluşturuyor. “Kesik Çizgiler” öyküsünde ise Kıbrıs’a giden ve annesinin anılarını hatırlatmaya çalışan ve bir yandan evlat edinme hazırlıkları içerisinde olan bir anne kızın anlatımı var.
Öncesi bölümünün ilk öyküsü “Kimse” Beklenmedik bir patlamanın aldığı bir canı anlatan gerçek bir olay iken “Uyku”da ameliyattan çıkmasını kardeşi ve kardeşinin arkadaşı ile bekleyen bir kadının bir film şeridi gibi hayatı sorgulaması var. “İnce Bir Zar”da yaşlılığa bağlı rahatsızlığı olan bir kadın ve iki eski arkadaşının ziyareti, geçmişe dair bir giz ile bağlanıyor, öykü o köklü dostluğu ete kemiğe büründürüyor.
“Çakmak” kitabın en çarpıcı öykülerinden biri, Sivas katliamının 30. yılına kısa ancak etkili bir öykü. Menekşe Kaya, Koray kaya ve Asaf Koçak anısına…
Sırada “Siyah Beyaz” öyküsünde yine yaşanmış bir olay; Çağla Arın anısına, o olaydaki sevgisine karşılık bulamadığı için sınıf arkadaşı tarafından öldürülen tıp öğrencisi anlatılıyor.
Son iki öyküden ilki “Adımlarımız” iki Türk bir Alman arkadaşın Almanya’da Anne Frank müzesi sonrasında hayatı sorgulaması bağlamında çarpıcı bir öykü olurken son öykü “Bir Ayin”de ise bir kilisede anlatılanlar ve ritüeller doğrultusunda hayatı sorgulayan bir kadın var.
Yalgın hem kendi öykü evrenin de yarattığı karakterleri bizlere sunarken hem de hak etmediği şekilde aramızdan ayrılan pek çok insanı da karakterlerini ekleyerek dünümüze ve günümüze de ışık tutuyor.