Chris McCandless kimdir?
Chris McCandless, tam adı Christopher Johnson McCandless, 12 Şubat 1968 Kaliforniya doğumlu genç bir gezgindir. Kız kardeşi Carine’nın ifadelerine göre Chris, içine kapanık ve fazlasıyla zeki bir çocuktu. Walt ve Billie çiftinin ilk çocuğu olan Chris başına buyruk hareket etmeyi seven ama karşısındakini de her zaman dinleyen biriydi. İçine kapanık olmasına rağmen hayatının her anında arkadaşları olan ve onlarla çok iyi anlaşan bir kişi olmuştur. Hatta lisede iki üç kere kız arkadaşı olduğunu ve aslında içine kapanık olmasına rağmen ilişkilerini iyi yürüttüğünü düşünebiliriz. Ailesi zengin ve başarılı olmasına rağmen Chris’in gözü ne parada ne kariyerde ne de şan şöhrettedir. Onun gözü plan kurmadan, düşünmeden yollara düşmek ve maceraperest olmaktır.
Her şeyin başlangıcı
1990 yazında Emory Üniversitesi’nden dereceyle mezun olur. Mezuniyetinde ailesi çok mutlu ve gururludur çünkü oğulları, tarih ve antropoloji anadallarındaki eğitimini 3,72 ortalama ile bitirmişti. Durumlar böyle olunca Chris’ten beklentiler yüksektir ama Chris tüm sevenlerini üzen bir kararı çoktan almıştı. Chris seyahate çıkacaktı hem de ailesi ve arkadaşlarına haber vermeden.
Alınan kararlar
Seyahat kararından sonra Chris, adını Alexander Supertramp olara değiştirir, bankta hesabındaki 24 bin doları Oxfam International adında açlıkla mücadele eden bir vakıfa bağışlar ve kaldığı evi terk eder. Chris’in çok sevdiği sarı renk Datsun’u vardı fakat bu aracı Detrital vadisinde bırakmak zorunda kalmıştı çünkü aracın motoru su almıştı. Aslında tamir edilmeyecek bir hasar yoktu ancak bölgeden sorumlu memurlara gitseydi kendisine bir çok soru sorulacaktı. Neden uyarılara uymayıp yasak bir bölgeye girdiğini sorabilirlerdi. Ayrıca neden aracın son iki yıldır muayenelerinin yapılmadığı, neden ehliyetini yenilemediğini ve arasının neden sigortasız oluşunu sorabilirlerdi. Bu tüm sorular Chris’in başını belaya sokmaya ve seyahatini engellemeye yeterdi. Bu yüzden Chris arabayı terk etmeye karar verdi. Aracın içinden çantasını aldı ancak içinde 4,93 doları, tenceresi, futbol topunu, kıyafetlerini, olta takımını, tıraş makinesini, akü takviye kablosu, 10 kilo pirincini ve babasının yıllar önce annesine almış olduğu bir Gianini gitarını arabada bıraktı. Son olarak aracın anahtarlarını torpido gözüne koydu. Ve çok sevdiği eski dostu sarı Datsun’a şu sözlerle veda etti.
“Bu bok çuvalı terk edilmiştir. Onu buradan kim çıkarırsa onun olabilir.”
Alaska’dan önce iki yıl dolaştı
Büyük hedefi Alaska’ya gitmeden önce ülkeyi dolaştı, parası bittikçe çiftliklerde çalıştı. Bir çok dost edindi bu iki yılda. Sadece ülkede dolaşmadı, Chris aynı zamanda Meksika’ya da geçiş yaptı. Bu geçiş gizli olmuştu çünkü kimliği yanında değildi. Meksika’ya geçişini günlüğünde şöyle anlatıyor “ Alex hızlı bir şekilde, etrafına başını belaya sokabilecek bir şey olup olmadığına baktı, ama Meksika’ya girişi fark edilmedi ya da umursanmadı. Alexander sevinçten havalara uçtu.” Chris Meksika’yı bir kano ile kanal yoluyla terk etti. Kanosu ile Kaliforniya’ya kadar gitti ve Meksikalılar için günlüğüne şu notu düştü:
Alex, Meksikalıların sıcak ve dost canlısı insanlar olduğunu gördü. Amerikalılardan çok daha misafirperverler…
Asıl hedef Alaska’ya!
Chris otostop ile Kuzey Dakota’dan, Alaska’nın Fairbanks şehrine geçer. Ancak o vahşi doğayı görmeye gelmiştir. Chris’i son gören kişi Jim Gallien olur. Chris’in diğer otostopçulardan çok farklı olduğunu ve ne yaptığını bilen birisine benzediğinden bahseder. Jim ona bir çift bot, iki adet sandviç ve bir paket mısır cipsi verir ki bunlar Jim’in yolluğudur. Jim, Chris’in duygularını şöyle aktarıyor:
Onu konuşarak vazgeçirmenin yolu yoktu. Kafasına koymuştu bir kere. Çok hevesliydi. Ona baktığınızda aklınıza gelen sözcük, heyecanlıydı. Oraya varıp bir an önce yola koyulmak için sabırsızlanıyordu.
Fairbanks City otobüs 142 diğer adıyla Sihirli Otobüs
Stampede Patikası, Chris’in vahşi doğaya girmek için kullandığı yol, Earl Pilgrim adında efsanevi bir Alaska madencisi tarafından 1930’lu yıllarda açıldı; bu durum Pilgrim’in, Toklat Nehri’nin Clearwater çatalının yukarısında bulunan Stampede Deresi’nden çıkan antimon cevheri üzerinde hak talep etmesini sağlamıştır. 1961 yılında, Fairbanks kökenli bir şirket olan Yutan İnşaat, Alaska’da ihaleyi kazanarak, patikanın düzeltilmesi ve maden cevheri taşıyan kamyonların bütün yıl boyunca kullanabilecekleri bir yola dönüştürülmesi işini üstlendi. Yol yapım çalışmaları esnasında inşaat işçilerine barınak sağlamak için şirket yetkilileri hurdaya çıkmış üç otobüs satın alarak, içlerine ranza ve basit set üstü ocaklar yerleştirilen bu araçları, bir Caterpillar D9’un yardımıyla vahşi doğaya getirdi. 1963 yılında proje durduruldu ve Yutan şirketi iki otobüsü tekrar otoyola çıkardı, üçüncü otobüs ise avcılara barınak olması amacıyla patikanın ortalarında bir yere bırakıldı. İşte bırakılan bu otobüs Chris’in ölümüne tanıklık edecek olan 142 numaralı otobüs veya diğer adıyla Chris’in Sihirli Otobüs’ü olmuştur.
Yahşi doğada 112 gün
Avcıların mola vermek için kullandığı bu otobüs artık Chris’in evi gibi olmuştu. Chris otobüse ulaştığı zaman yanında sadece 5 kilo pirinç, patates tohumları, ufak kalibre tüfeği vardı. Tüfek sayesinde kirpi, kuş ve sincap gibi küçük hayvanların yanında Mus Geyiği de vurmuştur. Fakat bu geyikten faydalanamamış ve en büyük pişmanlıklarından olduğunu kaydetmiştir. Chris geriye dönmek istese su seviyesi yükselen Teklanika nehrini geçemedi. Hava şartlarında dolayı artık avlanamayan Chris artık sadece bulduklarını yiyor ve güçten düşüyordu. Etrafa notlar bırakan Chris’in bulunan notlarından birisi de şudur:
Dikkat muhtemel ziyaretçiler. S.O.S. Yardımınıza ihtiyacım var. Yaralıyım, ölmek üzereyim ve buradan çıkmak için yeterince gücüm kalmadı. Tek başımayım ve bu bir şaka değil. Tanrı aşkına, beni kurtarın. Yakınlarda meyve topluyorum ve bu akşam dönmeliyim. Teşekkür ederim, Chris McCandless. Ağustos?
İki yılı aşkın süredir Alex adı dolaşan gezginin bu notta gerçek adını kullanması durumun ne kadar ciddileştiğini anlatıyor aslında.
113. ve son gün
Chris artık hayatının sonun geldiğini biliyordu. Başlarda ölüm nedeni yediği böğürtlenler olarak belirlense de asıl ölüm nedeni Tanaina Bitkibilimi’nin yazarı Priscilla Russell Kari’ye göre ölüm nedeni Chris’in yediği yabani patates kökleriydi. Chris bunu 30 Temmuz’da günlüğüne şöyle düşmüş:
Aşırı ölçüde zayıf düştüm, pat. tohumu yüzünden.
Notlarındaki en meşhur söz, “Mutluluk, yalnızca paylaşıldığında gerçektir.” olan ve “Kariyer 20. Yüzyılın bir icadı.” diyen Chris 18 Ağustos 1992 yılında öldü. Son sözleri şu oldu:
“Mutlu bir hayat yaşadım ve bu yüzden Tanrı’ya müteşekkirim. Hoşça kalın, Tanrı hepinizi kutsasın.“
Popüler Kültürde Chris McCandless’ın macerası
- Bu macerayı tüm dünyaya tanıtan öncelikli kişi Jon Krakauer isimli yazardır. İnto the Wild kitabında uzun araştırmaların derlemiş ve okuyucuya sunmuştur. Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır. (Yedinci baskı Eylül 2016, Siren yayınları)
- Yönetmen koltuğunda Sean Penn’in olduğu “Into the Wild” filmi 2007 yılında izleyici ile buluştu
- Ron Lamothe ise 2007 yılında “Call of the Wild” adında bir belgesel çekmiştir.
Chris McCandless’in etkilendiği kitaplar
- Lev Tolstoy – Aile Mutluluğu
- Jack London – Beyaz Diş
- Henry David Thoreau – Doğal Yaşam ve Başkaldırı
- Mark Twain – Huckleberry Finn’in Serüvenleri
- Jack London – Vahşetin Çağrısı