“Bizden önce onlar vardı” Böyle sesleniyor kahramanımız onu takip edenlere. Öyle ya bizim yeryüzündeki hikayemiz en fazla 300 bin yıl öncesinden başlarken onlar milyonlarca yıldır bu gezegenin bir parçası. Fakat biz insanlar doğanın bir taşı, ağacı, dalı gibi uyum içinde var olmak yerine hükmetme hırsıyla yok etmeyi seçmişiz. Bizimle yaşamayı tercih eden masum canlara dahi acımadan zarar verebilecek kadar zalim olanlarımız var. Kedi, köpek, kuş, at, eşek… Sosyal medyada bu masum canlara eziyet edildiğini gördükçe öfkeleniyoruz, çaresiz hissediyoruz. Yüreğinde merhamet olan bir avuç insan “hayvanları korumak” için mücadele veriyor. Öldürülmesinler, eziyet görmesinler sadece yaşayabilsinler diye.
İşte o bir avuç insan içinden bir kahraman Hasan Kızıl. Araba motoruna sıkışmış bir kediyle başlıyor hikayesi. Sırtı kırılmış o minik can için elinden geleni yapıyor genç adam. Fakat maalesef yetmiyor. Kalbi acıyor Hasan’ın. Üzülüyor. Fakat pek çoğumuzun aksine dert ediyor bunu ve düşünüyor. “Ne yapabilirim?” Engelli hayvanlar için yapılabilecekleri araştırdıkça yurtdışında yürüteç taslakları görüyor. Ve başlıyor çalışmaya.
Herkes kendi başarı hikayesini yazabilir.. kendi kahramanı, ilham perisi olabilir. yeter ki daha iyi olmayı iste.
Mucit ruhu yeni değil Hasan Kızıl’ın. Lise yıllarında ordu için “ısıtmalı bot” ve görme engelli bireyler için “navigasyonlu baston” projelerinin de sahibi. Gel gör ki içindeki ışığı fark edememiş sistem. Ama ışık bırakmıyor güzel kalpli bu genç adamın peşini. Oturup en sevdiği oyuncak arabalarını parçalıyor minik bir yürüteç çıkıyor ortaya. Ve bir gün bir restoranın önünde arka ayaklarını yere sürüyerek yürümeye çalışan bir yavru kedi buluyor. Veterinere götürse de çare yok yürüyemeyecek. Sahibinin de izniyle kucaklayıp evine getiriyor minik yavruyu. İlk yürütecin sahibi belli oluyor böylece. Hasan Kızıl’ın ilk büyük mutluluğu o minik kedinin ilk adımları, oyun oynayışı. O an verdiği kararı şu cümlelerle ifade ediyor hayat tamircisi;
“O gün anladım ki, evet, artık ben de mutluluk kaynağımı bulmuştum.”
Sonrasında zaten peşinden gelmiş benzer hikayeler. Önce çevresinde, sonra sosyal medyadan engelli hayvan sahipleri ulaşmaya başlamış. Hurdalıklardan topladığı malzemeler, eski bisiklet tekerlekleri, kullanılmış borulardan onlarca, yüzlerce hayatı tamir etmiş. Kimler yok ki aralarında.. Arabaların altında kalmış kediler-köpekler, ormanda bir vahşi hayvanın saldırısından kurtulan sincap, çeşitli nedenlerle bacağını kaybeden inekler-kuzular.. Yeryüzün en masum canlılarına hayat sevinci veriyor. Üstelik tek bir kuruş almadan.
Bizi biz yapan kolumuz, bacağımız, gözlerimiz.. değil kalbimizdir. O kalp ne kadar sevgiyle atıyorsa o kadar insansın..
Hikayesi duyulmaya başladıktan sonra bazı firmalar sponsor da oluyor. Bu sayede hayatı tamir edilen, mutluluğa adım atan canlar 624’u buluyor. Ama yetmez. Hasan Kızıl’ın hedefi 1000’in üzerinde cana dokunabilmek. 2018 yılında TEDxYouth’ta yaptığı kısa söyleşide en yakın arkadaşı Yağmur’u ve gelecek hayallerini dinleyebilirsiniz.
Hayvanları ve çocukları birbirine benzetiyorum onlar dünyanın en masum ve zararsız canlıları ve onlar için ne yapsam az..
Geçtiğimiz sezon veteriner Esra Şenol ile hazırladığı “Hayat Tamircisi” programı Kanal D de yayınlanmış ve daha çok insanın bu kahramanı tanımasına imkan sağlamıştı. Hakkında belgeseller hazırlandı. Onlarca iyilik ödülü aldı. Her ne kadar yine canların hayatını kurtarmak için üniversite sınavına bir türlü girememiş olsa da hayat sınavından 100 tam puan aldı.
Üstelik Hasan Kızıl sadece hayvanların hayatlarını tamir etmekle kalmıyor. Yeni projesi de oldukça heyecan verici. Bu kez çocukların engellerini kaldırmaya hazırlanıyor. Öyle buz gibi, mekanik, işlevsiz plastiklerden değil, içine ruh katılmış, hareket kabiliyetini arttıran ve en önemlisi kullananı gerçek bir süper kahraman yapan protezler üretecek. Hayvan kardeşlerinin peşinden doyasıya koşabilsinler, oynayabilsinler diye. Hayatları iyileşsin, kalplerindeki hüzünler silinsin diye.
İyilik bir insanlık sanatıdır. Hepimiz sanatımızla hayata öyle bir imza atmalıyız ki dünyayı bütün canlılar için güzel ve yaşanır hale getirmeliyiz. Yoksa bizim de yaşıyor olmamızın bir anlamı olmaz.
Hayat tamircisi son olarak geçtiğimiz günlerde felçli bir tilkiye yaptığı yürüteç ile pek çok haber kanalında ve sosyal medyada gündem olmuştu. Bazen dikkatsiz bir sürücü, bazen acımasız bir insan, bazen arabanın motoruna sıkışıp kalmış olmak bu canların engelli olmasına sebep olabiliyor. Hasan Kızıl’ın ürettiği yürüteç ve protezlerle onların yürümesine, koşmasına yardımcı olsa da nihai dileği bu araçların onlara tamamen yürümek konusunda bir geçiş olabilmesi.
Hasan Kızıl bir süper kahraman. Öyle filmlerde gördüğünüz cinsten pelerinli, uçan, kaçan, ağ atanlardan değil, en büyük silahı koşulsuz sevgi ve merhamet olan en gerçek olanından.
“Hayvan sevgisi” kazanılması gereken bir davranış değildir. Hayvanı, doğayı, insanı sevmek değiştirilemez mecburiyetimiz ve en doğal refleksimiz olmalı. Bu yüzden anlayamıyoruz bir kuşun, kedinin canını bile isteye yakan bir caninin amacını. “Tüm canlılara zarar vermeyi bırakana kadar, hala vahşiyiz. İnsan, her canlının haklarının kendi hakları kadar kutsal olduğunu anlayana kadar mükemmel bir medeniyet olamaz….” diyor kahramanımız. Öyle haklı ki. Şimdilik bizim elimizden gelen bu mükemmel medeniyeti yaratmak için saf sevgi dolu çocuklar yetiştirmek, ağacı, çiçeği, kediyi, köpeği, denizi, dağı taşı toprağı sevmek. Ait olduğumuz gezegenin sadece doğal bir parçası olduğumuzun farkına varmak, bu gerçeği bilerek yaşamak. Ve elbette bu gerçek kahramanları anlamak, anlatmak, yüreğimiz yettiğince destek olmak.
İyi ki varsın Hasan Kızıl… Güzel kalbine sığdırdığın sevgiler daima yoluna ışık olmaya devam etsin. Minik yüreklerin saf sevgisi seni hiç terk etmesin.