Güney Marlen… Dijital platformlarındaki alternatif müzik listelerinin vazgeçilmez ismi. Şehirlerin yorucu kalabalığının içinde hepimizin ortak dertlerini, sevilerini, hüzünlerini bize anlatıyor. Her geçen gün müziğine yenilikler katarak ilerliyor. Kızılok naifliğinde sesi, dünyanın hallerini cesurca dile getirişi, duygusal derinliği ve kelimelere hakimiyeti ile çok seviliyor.
Geçtiğimiz günlerde 3. solo albümü “Kalp Plak” yayınlandı. Albümün detaylı incelemesini daha önce sizlerle paylaşmıştık.
Güney Marlen ile son albümü ve müzik yolculuğuna dair detaylar üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Öncelikle albüm için tebrikler. Daha önce yayınlanan şarkıların yanına eklenenlerle birlikte 9 şarkılık bir albüm var önümüzde. Bütün olarak değerlendirdiğinizde “Kalp Plak” ta dinleyicileri nasıl bir albüm bekliyor?
Güney Marlen: Hüzünlü ama umutlu, isyankâr, samimi fakat süslü cümlelerle de dert anlatmayı seven, akılda kalıcı melodiler barındıran hem elektronik hem de akustik müzikal öğeler içerdiği için hibrit bir sound’u olan Türkçe sözlü bir alternatif müzik albümü.
Bağımsız bir çalışma. Yine tırnaklarla kazıyarak yapılanlardan. Müzik tutkusuyla ve anlatma güdüsüyle oluşan ekip biçme sürecimin yeni nihayeti.
Söz ve müziklerin Güney Marlen’e ait olması alışık olduğumuz bir durum. Prodüktör koltuğunda da siz varsınız. Artık işin mutfağında da yer almaya devam edecek misiniz? Kendi albümünüzün yanında başka sanatçılarla da bir işbirliği olacak mı?
Güney Marlen: Şimdiye kadar içinde bulunduğum albümlerin (2 adet Eski Bando, 3 adet Güney Marlen) hepsinde zaten hem söz ve müzikleri yazdım hem de prodüktör olarak yer aldım. İlk değil aslında.
Evet, artık başka sanatçı dostların şarkıları ve albümleri için prodüktör ve aranjör olarak çalışıyorum. Şu an yürüttüğüm işler var.
Şarkılardan bahsedelim. Genel anlamda severek dinlediğimiz Marlen ruhu olan, sözleri naif ve romantik şarkılar. Bu kez müziğe eklediğiniz yenilikler var. Bu yeniliğin müziğinize kattıklarından bahseder misiniz?
Güney Marlen: İlk defa müziğin belkemiği olan davul ve bas enstrümanlarını kendim programladım, akustik çalım olmadı. Ayrıca kayıt ve miks sürecinde, analog efekt cihazlarıyla ve analog synthesizer ile çalıştık. Bu da sound’un daha elektronik ve daha sıcak olmasını sağladı. Sözel olarak baktığımızda da anlatı dünyam kendini tamamlamaya devam ediyor.
“Kara Kediler” şarkısında “Acıyla gelir hayata tüm yeniler” diyorsunuz. Peki yeni albümüm ortaya çıkış hikayesinde neler var?
Güney Marlen: Belki bir sanrıdır, belki bir çeşit oyun olan bu hayatın kötü bir algoritmasıdır bu; cefa olmadan sefa sürülmüyor sanki şu hayatta. Acılı zamanların sonunda genelde yeniliklerle karşılaşırız, hayat bizi oraya iter ya da biz orayı çekeriz. Gelişim sürecimizin kaynar suyu gibidir acı çekmek. Bir süre bekleyince demleniyor her şey, ortaya yeni şeyler çıkıyor. Bu sebeple, “acıyla gelir hayata tüm yeniler”. Yeni albümün özel bir hikayesi yok, yine hayatımda yaşadıklarımdan ve çevremde, toplumda, doğada, dünyada gözlemlediğim her şeyden parçalar var. Bir adamın gözünden bir dönemi temsil eden sözler ve sesler diyelim.
Albümde çekirdek bir çalışma kadrosu var. Onur Gülanber ile uzun zamandır birliktesiniz. Çalışma süreciniz ve ortamınızdan bahseder misiniz? Şarkıların doğuşu, kayıt aşamalarında yaşananları dinleyenler merak ediyordur eminim
Güney Marlen: Onur ile konserlerde de beraberiz. Çok sevdiğim güzel bir insan, iyi bir arkadaş. Bu albümde “Çok Özlüyorum” parçasını o düzenledi ve müzik hayatımda ilk kez bir parçamı birisine tamamen teslim etmiş oldum. Lezzetli de oldu. “Düşmem Aşka” şarkısında da ortak çalıştık. Bunların dışında sürecin prodüksiyon danışmanı olarak hep destek verdi ve 9 parçanın 6’sının gitarlarını Onur çaldı. Stüdyoya girmeden önceki süreçte evde şarkıların demolarına beraber göz attık. Stüdyo sürecinde ise, biraz pandemi şartlarından da kaynaklı olarak kayıtları alan ses mühendisimiz Levent Büyük ve asistanı ile beraberdik, stüdyoda müzisyen olarak tek başımaydım. O enteresan bir duyguydu. Ayrıca Levent Büyük, bir önceki albümüm Boş Lunapark’ta da beraber çalıştığım bir isimdi ve oldukça bilinçli bir tercihti. Stüdyo 18 ve Levent Abi, kayıt, miks ve mastering süreçlerinde beraber çalıştığı kişiye, işin kalitesini ciddi şekilde arttıracak perspektifler sunabiliyor.
“Ta TaTaTa” “Kaldırımları işgal eden arabalar” parçasının devamı niteliğinde geldi bana. Bu kez sanki biraz daha üst perdeden bir isyan durumu var. Fakat aynı zamanda umut vadeden çıkarımlar da bulmak mümkün. Gençlerin cesaretinin daha güzel günlerin habercisi olduğunu düşünüyor musunuz? Yurda barış nasıl gelir?
Güney Marlen: “Yasaklı bir dilin bülbülleri gibi bu nesil cesur ve geveze mi?”. Bir umut taşıyor bu cümle. Çoğunluktan hiçbir zaman büyük bir beklentim olmadı fakat inanıyorum ki gençler arasında saygıdeğer bir azınlık tüm ülkeye olumlu etkiler yapabilecek güçte olacak. Değişim yakın. Yurda barış, kimliklere saygı duyup onlara alan tanıyarak, onları koruyup eşitleyerek, bilimle ve vicdanla, bireye, topluma, doğaya karşı var olan tüm talanları durdurarak sağlanır diye düşünüyorum. Gel gör ki insanlık tarihinde hayatın devinimi, sürekli iyi halli ve kötü halli dönemlerin art arda akması şeklinde görüntüleniyor. Bozulan tamir ediliyor, tamir edilen kırılıyor. Sanki bir kısır döngü. Sanki çıkışı olmayan bir labirent. Hayat, bireysel olarak sürekli bir mücadele olduğu kadar, nispeten iyi ve toplumcu insanlar nezdinde ayrıca bir mücadele demek. Tüm bunlara rağmen, bazen bu hayattaki tüm mücadelelerimiz ve tüm varlığımız anlamsız geliyor. O noktada, mücadelenin gerekliliğini, aklımı kaybetmemek için kabul ediyorum.
Şarkıların görsellerine ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Her biri şarkıların ruhunu yansıtan renkler ve desenlerle dikkat çekiyor. Kapak görselleri nasıl oluştu?
Güney Marlen: Görseller için Musab Daud ve Hilal Atasert ile çalıştık ve fikir alışverişi yaptık. Çok yetenekli iki arkadaşım. Albümün kapak fotoğrafını ise fotoğrafçı arkadaşım Aida Teimourlouie çekti. Hepsinin emeklerine sağlık.
Gönül Ağrısı, Düşmem Aşka, Kara Kediler albümde şimdiden klipleri olan şarkılar. Diğer parçalara da klipler gelecek mi?
Güney Marlen: En son Kalpten Körsen’e de klip çektik. Aslında daha fazla video çekmeyi bazen manasız buluyorum. Önceliğim 2 başlıkta toplanıyor; müzik ve anlatı. Video da anlatıya başka bir boyut katabiliyor ya da anlatıları pekiştirebiliyor fakat prodüksiyon şartlarımız zorlu ve yorucu olduğu için artık sürekli video çekmek istemiyorum. Dürüst olmak gerekirse zaten kendi yüzümüzü insanlara gösterip durmak için havalı havalı klipler çekip duruyoruz ve bu da çok matah bir şey değil.
Şarkıların bir kısmını birer birer yayınladınız. Bu genel trende uygun kişisel bir tercih miydi? Bu şekilde tek tek yayınlamak dinleyicinin şarkıları sindirmesi, rahatça dinlemesi için sizce daha isabetli bir seçim mi?
Güney Marlen: Evet, müzik sektörü şarkıların insanlara daha rahat ulaşması için bizi single yayınlamaya zorluyor. Ben aslında “albümcü”yüm. Kendimi albümlerle ifade etmeyi daha çok seviyorum ve böylece dinleyicilerimle daha kuvvetli ve daha renkli bir iletişim kurabiliyorum. “Tekli” fikri, şimdilik çok hoşuma gitmiyor ama bitmiş bir albümün şarkılarını peyder pey yayınlayarak yavaş yavaş umuma teslim etmek gibi bir orta yol buldum. Yani yayın stratejisi olarak albümün üçte ikisini parça parça yayınladım ama nihayetinde süreç bittiğinde kalan şarkılarla birlikte tümü bir albüm olarak birleşti. Aslında önceki albümlerimdeki gibi tüm albümü bir seferde paylaşmak isterdim. Şayet bir sebepten milyonlar seni tanımıyorsa, insanlar her gün çok fazla ürüne ve uyarana maruz kaldıkları için eserlerimizi onlara ulaştırmak gittikçe zorlaşıyor. Son yıllarda memlekette single çıkarmamış vatandaş kalmadı sanırım. Bu hız ve kalabalık, kaliteyi azaltıyor ve kaliteliyi bulunması zor hale getiriyor. Kalitenin ne olduğu da oldukça tartışmalı tabii. Genelde bir sanat eserini ortaya koyarken demleyerek servis etmek iyidir. Bu da zaman gerektirir. Bu eserleri, sürekli sıcak kalacak ve tükenmeyecek bir fincan kahveye benzetebiliriz. İyi şairler ve iyi yazarlar gibi, iyi müzisyenler gibi…
Tüm dünyayı etkisi altına alan bu Covid-19 sürecini nasıl geçirdiniz? Örneğin psikolojik olarak müzik çalışmalarınıza odaklanma sorunu yaşadınız mı?
Güney Marlen: Çalışmayla ilgili bir sorunum yok. En iyi özelliklerimden biri çok çalışkan olmak. İyi günde de kötü günde de. Pandemi şartları tabii ki endişe verici, belirsizlik berbat bir şey. Konserler iptal. Psikolojik olarak oldukça yoruldum, hem dinleyicilerle buluşamamak hem de bir şarkı yazarını besleyen sokaklardan, insanlardan ve yaşamlardan eskisine göre daha uzak kalmaktan.. Pandemi daha da uzarsa herkeste daha derin içe dönüşler oluşacak gibi geliyor bana. Bu da sanatçılar özelinde eserlere kesinlikle yansıyacaktır. Bizim işlerde ekonomik problemler hep vardır. Dışarıdan göründüğü gibi güllük gülistanlık değil bu iş. Sert. Şimdi pandemiden dolayı daha da problemli. Toplumun çoğu kesimi zor durumda fakat sanatçılar, mekancılar vb. aşırı büyük yara aldı. Albümümü bağımsız yayınlamamın bir sebebi de buydu, en azından konsersiz geçinebilmek için dijital gelirlerle hayatıma devam etmeye çalışıyorum. Bu benim için şöyle; yaralanmak ama ölmemek.
Bu konuda pek çok müzisyen derin yaralar aldı. Pandemi koşullarında ilk önce müziğin susturulması bir çok müzisyene maddi ve manevi zorluklar yaşattı. Müzik sektöründeki kimliksizlik, örgütsüzlük sorunları gündeme geldi. Bu konuda sizin görüşlerinizi öğrenmek isteriz.
Güney Marlen: Geçmişte birkaç defa müzisyenlerin örgütlenmeye çalıştığı toplantılara katıldım. Çok iyi niyetli ve umut verici fikirler çıktı ortaya fakat nihayetinde o iradenin bir sürekliliği olmadı. Müzisyenler, dayanışma konusunda genelde sınıfta kalıyor. Keşke değişse bu durum.
Müzisyenliği meslek olarak icra etmek zaten yeterince zor. Hele de özgür ve bağımsız şekilde çalışmak istiyorsanız. Bunu başarabilmiş başarılı bir sanatçı olarak bu konuda neler söylersiniz? Dijital platformların yaygınlaşması, bağımsız müzik ruhunu besledi diyebilir miyiz?
Güney Marlen: Evet, dijital ortamlar ve teknolojik gelişmeler, bu işi yapmak isteyen herkesin eserlerini bir şekilde ortaya koymasına olanak sağladı fakat eser sayısı arttıkça kalitenin de azaldığını gösterdi. Dinleyicinin de işi zor. Dijital müzik platformların manipülasyonlarına karşın kendince kaliteli ve iyi müziği bulmak gibi bir sorumluluğu var artık dinleyicinin. Öte yandan bu sorumluluğu taşımak istemeyeni de anlarım, bu manasız hayat içinde belki başka öncelikleri vardır.
“Delilik” bahsinden söz etmek isterim. Önceki albümlerde şarkı sözlerinizde “delilik kavramı” yer almıştı. Bu dönemde akıllı kalmak mümkün mü? Yoksa bize akıllan diyenler mi deli gerçekten?
Güney Marlen: Bence hayatta iki tür delilik mevcut. Biri, toplumun eskimiş değer yargılarıyla ve genel kabul görmüş gelişime açık olmayan fikirleriyle çoğunluktan daha çok çatışan ve zamanla boyut atlayan iyi deliler, diğeri ise kötülüğünü içinde büyüterek artık hiçbir ortamda ve durumda denge kuramadığı için uzlaşıyı ve vicdanı yok eden deliler.
İlki, örneğin Şarapçı Remzi olabilir, ikincisi ise, misal, günümüzde memleketteki kutuplaşmayı körükleyenler…
Kelimelere olan hakimiyetinizi şarkılarınızdan biliyoruz. Yazdıklarınızı yakın zamanda şiir ya da deneme şeklinde bir kitap olarak okuyabilecek miyiz?
Güney Marlen: Bir takım uğraşlarım var fakat sürecin sonunda neye dönüşeceklerini şimdiden net söylemek zor. Deneme türündeki çalışmam kısa, öz ve iç dünyamın samimiyetini biraz şarhoş, biraz nüktedan ve biraz da hüzünlü anlatacak bir çalışma olabilir. Şayet anlatmaya küsüp yayınlamaktan vazgeçmezsem.
Son zamanlarda dinlediğiniz yerli/yabancı müzisyenler kimlerdir?
Güney Marlen: Yanıltıcı olacak gibi ama son aylarda kendime yakın bulduğum şu isimler öne çıktı: Benjamin Biolay, Arthur H, Leonard Cohen, Michelle Gurevich, Bulutsuzluk Özlemi, Peyk, Oi Va Voi, Marjan Farsad, Beyries, Stromae, Skrillex, The Chemical Brothers, Fat Boy Slim, Nükhet Duru, Ayten Alpman, AySay, 60’lı yılların Ajda Pekkan’ı, Seyyan Hanım, The Do, Mikis Theodorakis, Dmitri Shostakovich…
Bu keyifli röportaj için çok teşekkür ediyoruz. Son olarak Absurdizi okurlarına ve müzikseverlere neler söylemek istersiniz?
Yeni albümüm “Kalp Plak” artık sizin. Umarım çivi çiviyi söküyordur.
Güney Marlen’e Absurdizi ailesi olarak sağlıklı, müzikle dolu, bol konserli, mutlu yıllar diliyoruz. Kendisi ile ilgili daha önce kaleme aldığımız içeriğe sitemizden ulaşabilirsiniz.