Günlük kitap kategorisinde bugün, Ah Muhsin Ünlü’nün tüm şiirlerini topladığı “Gidiyorum bu“ adlı şiir kitabına yer verelim istedim.
Kitabın kapak görselinde Ferdinand Hodler, Hayal Kırıklığına Uğrayanlar tablosu yer alır.
Şiirlere geçiş yapmadan önce bir Eskimo türküsü bizi karşılıyor:
“Güleceğim tutuyor.
Kızağımı kırdım çünkü.
Kırıldı orta direkler.
Güleceğim tutuyor bu yüzden.
Burda, Talaviyak’da
Bir buz kümbetine çarptım devrildim diye güleceğim tutuyor.
Oysa gülünecek nesi var bunun?“
Gidiyorum bu* kitabından seçtiğim Ah Muhsin Ünlü şiirleriyle sizleri başbaşa bırakıyorum.
Lâl, Gül, Döl
‘ve damarlarımda akan toprak
Bir sırrı vaktinden önce saklayıvermişim
Cümle coğrafya ve dahi dağları sıkıntı basmış.
Ben artık sürekli hançerlenirim
İki tiren öpüştü mü kondüktör yanar?
Ah sen bana bakma tiyatrolarımı taşra tertibler
Benim anlattıklarımla biraz heterodoks kaçabilir sevgilim
Yani hükmetsene aksine ki, bir bin yıl sırtımızda
paklanmayacak
Ve Allah’ın İsa isminde bir sevgilisi yok!
Evet bugünlerde biraz siyaset ehli çocuklar olduk
Mesela bundan böyle senin adın Petrus olsun sevgilim
Ki bir ağaca teşekkür etmek için davranıyorum da bazen
Oluk oluk pantolonlar devriliyor kanatlarıma
Ve şimdi ben sevgilim
Sana beyaz renginde çoraplar temizliyorum
ağlayarak.
Ve lal ve gül ve döl, ‘ ve damarlarımda akan toprak
Ve sonra eczama saplanan o tersinden lunapark
O kült, o hırkalar
Ah nasıl da lezzetli asalar birikiyor kirpiklerimde
Ve koopeatifler boyu gül koklayan beynelmilel Varakalar!
Gidişini başka türlü açıklıyamıyorum.
(sy. 16-17)
Ah!
ah! ben bundan sonra bir karı sevmek
başkasını sevmek*
-burçak’a evet
işte sen gülüyorsun
ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar
gözlerim dönüyor sevdadan, merkezden değil
tam beş milyon park oluyorum, mavzerler caba
defterime tartışmasız bir kuzu çiziyorum da!
şehri ispatlamaktan geliyorum heykeller hala bitmiş
bak ben sana ay aldım al ay aldım bak ben sana
hem fischer de sebt günü çekilmişti galiba
bir defterime kuzu tartışmasız çiziyorum da!
sana bir gülü olmamanın biyolojisinden soruyorum de ki:
‘sanmıyorum bu, bir beygirin metale meylettiğini bildirsin’
kalemi kurdelayla dersem babam annemi dövmesin
defterime çiziyorum bir kuzu tartışmasız da!
rimbaud okumuşuz gibi soluyor şurdaki tank bak
hiç sevişmediğimiz için doğruluyor matbaa
haydi gel şapkamızı türkiye’ye gömelim
defterime bir çiziyorum tartışmasız kuzu da!
(sy. 44)
Ve çok meşhur olan “Yaşasın! Ne Kadar İdeolojik Yaklaşıyoruz Birbirimize“ şiirinden alıntı ;
inanmışım kaybetmek esrarıdır esrarın
çıldırmış bir vaşak gibi kaybediyorum
ipimden kurtulmuşum kaybediyorum
birleşmiyor ellerimiz haykırıyor trapez
tanklar tank olup geçiyor üstümüzden
helvetius haklı devlet şaşkın piyanist kara
memleket sana rağmen ket vururken yarama
şu çıplak çocuk şu tüyük bürk şairi ben
-ve emir ‘kun’ diyor, doğruluyorum-
bu ülke’den daha bıçkın tamlama bilmiyorum.
ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
çünkü bu,
seni seviyorum içine nal salmak demektir.
ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur.
oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
ve gitmen beni dile indirger sevgilim.