Bugün 24 Temmuz, yani macera tarzı tarihi romanları ve yazdığı tiyatro oyunları ile tanınan, kendisi ile aynı ismi taşıyan bir oğlunun olması nedeniyle ‘’Baba Dumas’’ olarak da bilinen Fransız yazar Alexandre Dumas’ın doğumunun 218. yıl dönümü. Bizlere Monte Kristo Kontu, Üç Silahşörler ve daha birçok eseri bunlarla birlikte hatrımızdan silinmeyen, birliğin ve fedakarlığın en güzel ifade biçimlerinden olan ‘’birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’’ repliğini armağan etmiş yazarımızın hayatı ve eserlerini doğum günü dolayısıyla tekrar hatırlayalım.
Fransız asıllı olan Alexandre Dumas, 1802 ve 1870 yılları arasında yaşamıştır. 24 Temmuz 1802 tarihinde dünyaya gelen Dumas, henüz dört yaşındayken babasını kanser dolayısıyla kaybetmiştir. Ardından annesi ile birlikte maddi açıdan sıkıntılı bir dönem yaşayan Dumas, bu nedenden dolayı iyi bir eğitim alamamıştır ancak Alexandre Dumas, çocuk yaşta öğrenmeye olan hevesi sonucunda okuma alışkanlığını hiçbir zaman bırakmamıştır ve bu sayede kendi kendine İspanyolca öğrenmeyi başarmıştır. Rivayetlere göre Alexandre Dumas’ın macera hikayeleri konusunda sahip olduğu parlak hayal gücünün oluşmasında okuma alışkanlığıyla birlikte asker olan babasının Devrim Savaşları sırasında yaşadığı olayların ve kahramanlıkların annesi tarafından Dumas’a anlatılmasının büyük etkisi olduğu düşünülmektedir. Özellikle tarihsel romanlarında karakter kurgusu ve olay işleyişi konusunda yetenekli olan Alexandre Dumas’ın yazı içeriğinin bizleri bu kadar etkilemesinde gösterilen önemli faktörlerden biri de anlattığı karakterler ve konularda iyi- kötü ayrımını yapabileceğimiz şekilde net olmasıdır.
Genç yaşta para kazanmak ve avukat olma hayalini gerçekleştirmek için Paris’e gitmiş ancak sonrasında Fransa kralının hizmetinde çalışmaya başlamıştır. Ardından tiyatro oyunları, tarihsel romanlar ve macera romanları yazımı ile ilgilenmeye başlamıştır. ‘’III. Henri ve Sarayı‘’ isimli ilk tiyatro oyunu ile Fransız Rönesansına da değinmiş ve bu oyun Fransız halkı tarafından büyük ilgi görmüştür. Ayrıca Dumas, bu iki türe ek olarak dergi makalesi ve gezi yazısı türlerinde de yazılar ortaya koymuştur. Sadece macera konulu eserlerinin sayısının 300’ü bulduğu, basılı eserlerinin toplam sayfa sayısının ise yaklaşık 100.000’i bulduğu tahmin edilmektedir. Yaptığı işler ve yazdığı yazılar ile ekonomik durumunu belirli bir düzeye yükselten Dumas, 1840 yılında Paris’te Tarih Tiyatrosunu kurmuştur. Önemli eserlerinden olan ve 1800’lü yıllarda Napolyon Fransa’sını konu alan Monte Kristo Kontu romanını ise 1844 yılında tamamlamış ve on sekiz bölümden oluşan bir seri olarak yayınlamıştır. Son olarak Dumas’ın öldüğü için bitiremediği Le Chevalier de Sainte-Hermine romanı bir uzman tarafından tamamlanmıştır ve 2005’te en çok satanlar listesinde yer almıştır. Roman Türkiye’de ise 2010 yılında ‘’Son Şövalye’’ adıyla basılmıştır.
ESERLERİ:
- III. Henry Ve Sarayı (1829)
- Napoleon Bonaparte (1831)
- Üç Silahşörler (1844)
- Monte Kristo Kontu (1844)
- Demir Maske (1848)
- Kraliçenin Gerdanlığı (1850)
- Siyah Lale (1850)
- Anılar (1852-54)
- Son Şövalye (2005)
Monte Kristo Kontu
“Bu dünyada ne saadet vardır ne de bedbahtlık. Sadece bu hâlin ötekisi ile mukayesesi vardır. Yalnız en büyük ümitsizliği tadan bir kimse en büyük saadeti hissetmeye muktedir olabilir. Yaşamanın ne kadar güzel bir şey olduğunu anlayabilmek için ölümü istemiş olmak lazımdır.”
“Kendimi, lanetlenmiş bir şehri mahvetmek için gökten inmiş bir ateş bulutu gibi görmeye başladım. Tehlikeli bir sefere çıkacak maceracı bir kaptan gibi hazırlıklarımı yaptım, silahlarımı doldurdum, her türlü hücum ve savunma tedbirini aldım, bedenimi en ağır hareketlere, ruhumu en şiddetli sarsıntılara alıştırdım. Koluma öldürmeyi, gözlerime ızdırabı seyretmeyi, dudaklarıma en müthiş hâllerde bile gülümsemeyi öğrettim. Bir zamanlar olduğum gibi iyi, inanan ve affeden insandan; kinci kurnaz ve zalim yahut sağır gibi duygusuz ve kader gibi kör bir insan meydana getirdim. Sonra önümde uzanan yola koyuldum; karşıma çıkanları felaket içinde bırakarak hedefime ulaştım.”
“Mercédés, ‘Yeter Edmond’ dedi. ‘Seni tanıyan tek kadının, aynı zamanda seni anlayan tek kimse olduğunu söylersem inan bana. Beni yolunda ezseydin bile sana yine hayran olacaktım Edmond. Benimle geçmiş arasında nasıl geniş bir uçurum varsa seninle öbür erkeklerin arasında da öyle geniş bir uçurum var. Benim için en büyük işkence, seni başkaları ile karşılaştırmak olmuştur, inan bana çünkü dünyada senin gibi olan ve sana benzeyen hiç kimse yoktur. Artık bana Hoşça kal de Edmond ve ayrılalım…” ( Monte Kristo Kontu kitabının arka kapak yazısından.)
Üç Silahşörler
“Yıl 1625, Fransa Kralı XIII. Louis’nin korkusuz silahşörleri Athos, Porthos, Aramis ve d’Artagnan’ın görevleri en başta Kardinal Richelieu olmak üzere kral ve kraliçeyi düşmanlarından korumaktır. Birbirine bağlı bu silahşörlerin sloganı “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için”dir. Gözü pek silahşörler, kendilerini unutulmaz ve sürükleyici bir maceranın ortasından bulur. Kılıçları, atıldıkları her serüvende aynı korkusuz kararlılıkla ışıldar…” (Üç Silahşörler kitabı arka kapak yazısından.)