Kavuşulamayan aşkların tesellisidir sesi: “Elbet bir gün buluşacağız, Zeki MÜREN yanılmış olamaz” diyerek birbirini avutan dostların kulaklarında. “Sorma ne haldeyim, sorma söyleyemem, sorma yangınlardayım zaman zaman” diye başa sararız şarkıyı anlatmaktan çok susmayı tercih ettiğimizde.
En kuytu gecelerde sabahlarken o vefasız sevgiliden bir haber gelecek mi? diye “Her akşam güneşin battığı yerden, gözlerin doğuyor gecelerime” diye mırıldanmalarımız az değildir.
Her nesilden milyonlar için sesi, nezaketi, özgüveni, getirmiş olduğu yeniliklerle sanatına hayran kaldığımız, Hayatta hiç haz etmediği üç şeyin riya, yalan, nankörlük olduğunu söyleyen, günde sadece 4 saat uyuyan, sakal tıraşını daima evinde kendisi olan, gök gürlemesiyle çakan şimşekten vahşice zevk aldığını belirten Sanat Güneşi’miz, 1996 yılının, 24 Eylül akşamı, Trt’de katılmış olduğu bir canlı yayında geçirdiği kalp krizi sonucunda aramızdan ayrıldı. Daha önceden hissetmiş miydi olacakları bilinmez ama şöyle demişti bir röportajında : “Çok sevdim, çok saydım dinleyicilerimi, izleyicilerimi. Mukabilinde bedelini kalbimle ödedim maalesef. Kalbim yoruldu ve ‘bu olay 25 sene süren sahne stresinden ileri geliyor’ dedi doktorlar bana. Ve 4 senedir de sahnelere veda ettim.
Kalbimi verdim. Çok şey aldım ama kalbimi verdim efendim.”
Bizim de kalbimiz sende kaldı Sanat Güneşi’miz. Seni hiç unutmadık Paşa’mız. Ölümünün 23. Yılında seni özlem ve sevgiyle anıyoruz.