Türk şarkıcı, söz yazarı, besteci ve oyuncuydu. 1984 yılında, İbrahim Güzelses adıyla ilk albümünü çıkardı. 1994 yılında albümü kendi adıyla yeniden yayımladı. 1994’te Tutku’yu, 1995’te Sıra Bende’yi ve Aklımdasın’ı çıkardı. Üçüncü albümü Gönlünüze Talibim, 1996 yılında yayınlandı. Albüm, 1,4 milyon kopya sattı. Türkiye’de 1996 yılının en çok satan müzisyenleri arasındaydı ve Canısı, en sevilen şarkılardan biriydi. 1997 yılında, Canısı adlı televizyon filminde rol aldı.
Film reytinglerde birinci oldu. 1997 yılında aynı filmden uyarlanan dizilerde oynadı. Dördüncü albümü Sırılsıklam, 1998 yılında çıktı. 2,2 milyon kopya satarak 1998 yılının en çok satan ikinci albümü oldu. Kişiliğiyle, karakteriyle, duruşuyla ve sanatıyla daima örnek biri olarak sahnelerde boy gösterdi yıllarca. Her şeyden önemlisi, insanlar, onu en çok efendiliğiyle tanıdı. Gündeme kötü olaylarla çıkmamış olmak, bir sanatçı adına çok büyük bir duruştu ve o, bunu fazlasıyla başardı geçerken bu dünyadan. Bu yazımızda, onun en yakın dostlarından biri olan Zara ile küçük bir sohbetimize yer vereceğiz. Zara’ya İbrahim Erkal hakkında hissettiklerini ve onun nasıl biri olduğu konusunda birtakım sorular sorduk. Aldığımız cevapların bizi yanıltmadığına siz de şahit olmak için okumaya devam edin:
Zara: Yıllar önce müzik piyasasına profesyonel olarak giriş yaptığım ilk şirketimizde tanıştık ve Erkal’ın profesyonel yolculuğumda çok büyük katkıları, çok büyük etkileri, çok büyük desteği vardır. Bana inandığını bulunduğumuz her ortamda her platformda ve sadece Türkiye’de değil bütün dünyada söz sahibi sanatçı olacağımı söylemiştir. Bu destek yeni başlayan bu işe umutları taptaze biri insan için çok önemli. Çünkü herkes umutlarını kırmaya yönelik çalışmalar içerisinde olabiliyor farklı isteklerde bulunabiliyor ama İbrahim Erkal tam bir ağabey gibi tam bir Dadaş gibi arkamda olmuştu. Onu çok benimsemiştim, o da bana çok inanmıştı.
Hiçbir zaman aramızda resmi bir ilişki olmadı. Her zaman çok samimi, belki aynı mahallede yetişmiş gibi bir sahiplenme bir babayani tavırlar dolayısıyla bambaşkaydı gerçekten ilişkimiz. Hatta bütün Türkiye tarafından kabul edilen ve aynı anda da tanınan İbo Show’da beraber çıkmıştık ve İbo Show da çok güzel bir reyting almıştı. Ertesi gün herkesten çok büyük tebrik telefonları almıştık. İkimiz başbaşaydık. Olağanüstü güzel bir program geçti İbrahim Tatlıses’in de burada emeğini hiç yadsıyamayacağım. İki İbrahim arasında kocaman bir Zara oldu onlar sayesinde. İbrahim’in o Dadaş tavırları, rint tavrı, cömertliği… “İbrahim deyince akla ne gelir” derseniz, cömertliği, insanlığı, sahip çıkışı… O Anadolu insanının sahip çıkışı vardır ya; misafirperverliği vardır ya… O sahip çıkışı çok büyüktür bana karşı.
Erzurum deyince birçok güzel şey insanın aklına geliyor ama artık Erzurum deyince artık İbrahim Erkal da insanların aklına geliyor çünkü, olağanüstü eserleri ve besteleriyle tam bir beste fabrikatörü gibiydi; çok güzel şeyler bıraktı. Ve İbrahim’in sesinde de şuan kimsede çok rastlayamadığımız enteresan bir tını vardı. Sesinden hava gelirdi okurken. O hava biraz karizma katardı seslerine. Kendine ait besteleriyle kendine ait bir tarz oluşturmuştu.
Erzurum’da İbrahim çocuklar gibi şendi. O kadar evi gibi benimsemiş ki gerçekten çok mutluydu yöre halkı kendisine olağanüstü bir sevgi ve aşk besliyordu. Orada arabasını bile kilitlemeden herkese ‘’Selamun aleyküm’’ diye diye geçerdi.
Dolayısıyla egoların çarpıştığı bu yerde dost bulmak kolay olmuyor. Herkes kendi savaşında.
Hiçbir zaman onu rol yaparken yakalamadım; hiçbir zaman onu başka bir şey hissederken başka bir şeymiş gibi davranırken görmedim. Her zaman herkese çok sevgiliydi, saygılıydı. Biz kuliste de çalıştık. Çoğu zaman sahnelere de çıktık. Kapı kapandığı zaman “görüşürüz” dediği insanın arkasından da bu şekilde davrandı. Kapı kapanınca ‘’aaa bu böyleydi’’ falan demezdi. Dolayısıyla bize o kadar sevdiren; yıllar geçse de hiç unutturmayacak olan taraflarından bir tanesidir bu. Ses, yetenek işidir. Yaptığın işler, yetenek işidir. Yüzyıllar geçse de unutulmayan nice değerlerimiz var. Baktığımız zaman boyu çok uzun olduğu için, çok yakışıklı olduğu için, çok güzel eserler verdiği için değil; çok güzel yaşadığı için onlara umut veririz. İBRAHİM GİBİ…