Önce yağmur vardı nefes aldığım kasabanın içinde, gri gökyüzü. İnsanları izlemek güzeldi, bir “saçak” altı arayan insanları ve her yağmurla gelen o gri sıkıntı. Sonra radyoyu açtım, bir adam sanki benimle aynı sıkıntıdan muzdarip, umursamaz bir havayla basıyordu piyanonun tuşlarına ve çaldığı melodiyle beraber sıkıntıların üzerine bir perde çekildi, huzurluydum.
Sonra araştırdım biraz, kısa bir yaz yağmuru için dahi olsa ruhumun cennetinin kapısını aralayan adamı. Burnunun dikine giden bir adammış.
Küstah ve alaycı kişiliğini geçtim, ama 40 yaşına yaklaştığı sırada schola cantrorum’a (kilise korosu için okul) gidip öğrenci olması, alkışlarımı gönderdim bir piyano eşliğinde huzurla uyuduğu mekana.
Bonus : Erkan Oğur’un perdesiz gitar ile aynı parçayı icra etmesi, çok garip bir hava katmış. Yoğun anadolu kokuyor.