“Ben bu bayrağın altında doğmuş bir Türk kadınıyım. Burada yaşadım, burada öleceğim.
Mor Salkımlı Ev/ Halide Edip Adıvar
Hayat Mücadelesi, Milli Mücadeleden Çok Önce Başlamıştı
1884 yılında gözlerini Beşiktaş’ta (İstanbul) açtı. Babası Sultan 2. Abdülhamit Han’ın Ceyb-i Hümayun yani Padişah Hazinesi kâtipliği görevini yapıyordu lakin Halide’nin hayat mücadelesi bu değildi. O çok sakin ve güzel bir ailede doğmanın şansını yaşayamadan, daha çok küçükken, annesi verem kanserinden vefat etti. Daha küçücük bir kız çocuğuyken, annesiz kalmıştı. Üstünde bir sürü sorumluluk vardı. Kendi kendine yetebilmeyi, ayakları üzerinde durabilmeyi, işte o zaman öğrendi.
Eğitim Hayatı
Mehmet Edip Bey, (Halide Edip’in Babası) eğitime düşkün ve ileri görüşlü bir insandı. Çocuğunun iyi bir eğitim alması gerektiğini biliyordu lakin Halide henüz 7 yaşındaydı ve onun yaşındaki kız çocuklarına özel sadece müslüman okulları vardı. Mehmet Edip Bey, kızının Batı’nın bilimini öğrenmesi gerektiğini düşünüyordu bu yüzden onu Üsküdar Amerikan Kız kolejine gönderdi. Halide Edip henüz 7 yaşında olduğu için okula kaydı yapılamadı bu sebepten ötürü Halide Edip’in yaşı büyütüldü. Halide Edip Amerikan kolejinde ilk yılını başarı ile tamamlamıştı ama Halide Edip’in Amerikan kolejinde eğitim gördüğü, padişah 2. Abdülhamit’in kulağına gitti. 2. Abdülhamit bunu üzerine “Hristiyan okullarında, müslüman öğrenciler okuyamaz!” Emrini verdi ve Halide Edip okuldan uzaklaştırıldı. Mehmet Edip Bey, Halide Edip için özel öğretmenler tuttu. Halide Edip çalışmalarına evde devam ediyor ve oldukça başarılı bir insan olduğunu özel öğretmenlerine kanıtlıyordu. Bir süre sonra Padişah 2. Abdülhamit, Halide Edip’in başarısından ötürü, onun Üsküdar Amerikan Kız kolejine gönderilmesine izin verdi. Halide Edip artık koleje geri dönmüştü ve bu kolejden lisans derecesi ile mezun olan Halide Edip; ayrıca Gayrimüslim kolejinden mezun olan ilk müslüman kadın olmuştu. İleri derece Fransızca ve İngilizce biliyordu. Edebiyata ve yazı yazmaya oldukça ilgiliydi, diğer isminin “Edip” olması bu sebeptendir.
31 Mart Ayaklanması
Halide Edip, yazdıklarıyla ve çevirileri ile artık herkes tarafından tanınan bir yazar olmaya başlamıştı lakin bazı muhafazakar (!) kesim Halide Edip’in yazdıklarından rahatsız oluyor ve ona tehdit içeren mektuplar gönderiyordu. Halide Edip’in kadın hakları ile ilgili yazılar yazması, belli bir kesimi rahatsız etmişti anlaşılan. 1908 31 Mart Ayaklanması 2.Meşruiyete karşı bir ayaklanma olduğundan, Meşruiyet yanlılarına, saltanat yanlıları tarafından ölüm tehditleri gönderiliyordu. Halide Edip bu durum üzerine, Mısır’a gitmek zorunda kaldı. Mısır’da bir süre kaldıktan sonra İngiltere’ye gitti ve orada da bazı kesimler tarafından tanindığını gördü. İngilizce yazdığı Kadın hakları yazıları sayesinde, onu tanıyan insanlar, evlerini kendisine açtılar. 1909 yılında İstanbul’a geri döndü çünkü ülkenin durumu iyiye gitmiyordu ve Halide Edip olanları dışarıdan seyretmektense, olayların içinde olmayı tercih etti.
Milli Mücadele Yılları
Milli mücadele sırasında pek çok cemiyetler kurulmuştur. Her kurulan cemiyetin arkasında bir neden vardır ama uzun süreli tartışmalar yaratan iki farklı cemiyet vardır: Bunlardan Birincisi İngiliz Mandasını isteyen cemiyet, diğeri ise Amerikan Mandasını isteyen cemiyet. 1. Dünya Savaşı’nın sonunda imzalanan Mondros ateşkes antlaşması neticesinde ordumuzu terhis etmişlerdi. Padişah ve İstanbul hükümeti halkla bağlantısını kesmiş, İngilizler ne söylüyorsa onu dile getiriyorlardı. Halk açlık içindeydi ve sokaklarda İngiliz, Yunan ve Fransız askerleri kol geziyordu. Halkın büyük bir çoğunluğu: “Bir daha özgür bir devletimiz olamayacak.” Diye düşünürken diğer bir çoğunluğu azınlık milletlerden oluştukları için, kendi devletlerini kurma eğilimine girdiler. Açıkçası Osmanlı son demlerini böyle yaşarken insanların kurtulacaklarına dair hiç umutları yoktu. Halide Edip’te bunlardan birisiydi. İngiliz Himayesi altına girmektense, Wilson ilkeleri yayınlayıp savaşı sona erdiren, sözde barışçı, hümanist Amerika’nın himayesi altında girmeyi tercih etti ve Wilson Prensipleri Cemiyeti’ni kurdu. Atatürk’e Amerika’nın mandasını kabul etmemiz gerektiğini anlatan bir mektup yazıp gönderdi. Atatürk mektubu okuyup, reddetti. Bir süre sonra Halide Edip Atatürk’ün haklı olduğunu anlamıştı. Bir röportajında: ” Mustafa Kemal Paşa haklıymış.” Demiştir. Halide Edip Milli Mücadele’ye destek vermeye başlamıştı. Atatürk’ün yanında cepheye gitti. Cephe ortamını bizzat gördü. Eserlerinde savaş ortamlarını açıkça betimleyebilmesinde cephe de geçirdiği saatler oldukça etkili oldu.
İyi Bir Hatipti
Milletler dostumuz, hükûmetler düşmanımızdır.
Halide Edip Adıvar’ın mitinglerde söylediği cümle
Halkın motivasyona ihtiyacı vardı. Her geçen gün ölen Türk askerleri, İstanbul Hükümetinin: “direnirseniz, hepiniz ölürsünüz” gibi tehditleri yüzünden halk ne yapacağını bilmiyordu. Bu yüzden mitingler düzenlendi. Halide Edip, Sultanahmet’te, Kadıköy’de ve birçok yerde hitabet yeteneğini kullanarak halkı harekete geçirdi. Ama bu yaptıkları onun isminin de İdam edilecekler listesine yazılmasına sebep oldu. Bir yandan öldürülmek için aranırken, bir yandan da halkı bilinçlendirmek iç in Anadolu Ajansı’nın kurulmasına ön ayak olmuş ayrıca gazeteciliğinden editörlüğünü kadar her şeyiyle kendisi ilgilenmişti. Halkı bilinçlendirmek için elinden geleni fazlasıyla yapıyordu, canı pahasına bile olsa.
29 Ekim 1923
O gün gelmişti. Verdikleri mücadele, kurtuluş savaşı ismiyle anılacaktı. Türk halkı bu güzel insanlar sayesinde kurtulmuştu. Bağımsızlığımız uğruna yeterli silahlarıımız, askerlerimiz bile olmadan inanarak ve gayret ederek kurtulmayı başarmıştık. Türk Milleti tüm dünyaya büyük bir ders vermişti…
Halide Edip Cumhuriyet kurulduktan sonra derin bir nefes almış ve kurtuluş savaşını anlatan bir sürü eserler vermiştir. Kendisi ömrü boyunca, gayesi uğruna emek harcamayı bırakmayan, çevresindekiler ne söylerse söylesin inandığını yolda mücadele eden biri olarak bizim için hep çok iyi bir örnek olacaktır.Öncelikle Mustafa Kemal Atatürk’e, Halide Edip Adıvar’a ve milli mücadele için mücadele veren herkese teşekkür ederiz. Ruhları Şad olsun…
Ya istiklal, ya ölüm.
Not: Soyadı kanunu çıkarıldığı sırada Halide Edip; soyadı kullanmak istemiş ve buna gerek olmadığını zaten tanındığı söylemiştir. Bunu üzerine Atatürk ona “Adıvar” soyadını vermiştir.