Madam Bovary Gustave Flaubert’in kaleminden çıkan, gerçek bir yaşamdan uyarladığı, realizm akımının ilk ve en önemli örneği olan, hem 19. yüzyıl Fransız edebiyatının en öne çıkan eserlerinden biri hem de Dünya edebiyatında büyük ölçüde ses getirmiş bir eserdir. Ancak tüm bu özelliklerine rağmen tartışmaların odak noktası olmaktan da kurtulamamıştır.
Gustave Flaubert Madam Bovary’de Bize Ne Anlatır?
(Spoiler içermektedir!)
Romanın ana karakteri Charles Bovary bir hekimdir. Aynı zamanda oldukça iyi niyetli, saf biri olarak tanınır. Tüm olumsuzluklara rağmen aklına hiçbir şüphe getirmeyen bir karakterdir. Bir diğer ana karakter ise Charles Bovary’nin güzeller güzeli eşi Emma Bovary’dir. Taşralı bir çiftçinin kızı olan Emma ömrünü roman okuyarak geçirmiştir. Okuduğu romanlardan fazlasıyla etkilenmiş ve romanlarda ki lüks hayatın, tutku dolu aşkların hayalini kurmuştur hep.
Charles ile evlenirken onun doktor olması, dönemin burjuvası ile yakın ilişkide olması ve şehirde yaşaması sebebiyle nihayet romanlardaki aşka ve hayata kavuşacağını düşünür. Evlendikten sonra ise büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Onu bekleyen şey ne lüks bir hayat ne de romantik bir kocadır. Charles oldukça sıradan, romantizmden anlamayan biridir. Emma bunun sonucunda sonu gelmeyen bir bunalıma girer.
Günlerini piyano çalarak ve romanlar okuyarak geçiren Emma bunalımdan kurtulabilme ve hayalini kurduğu yaşama erişebilme umuduyla Charles’ı birçok kez birçok kişiyle aldatır. Bu sonu gelmeyen aldatmalar Emma’yı daha büyük çaresizliklere sürükler ve arsenik içerek intihar eder. Kızları Belle ile yalnız kalan Charles bir gün tesadüfen Emma’ya sevgililerinden gelen mektupları bulur ve gerçekleri anladıktan kısa bir süre sonra üzüntüsünden hayatını kaybeder.
Madam Bovary’nin Yasaklanması ve Gustave Flaubert’in Hapse Girmesi
19. yüzyıl Fransa’sı günümüzden oldukça farklıdır. Özellikle de ahlaki normlar konusunda. Öyle ki Madam Bovary yazıldığı dönemde büyük ölçüde eleştiri almıştır. Emma’nın eşini yıllarca aldatması toplum tarafından kabul edilmemiş, toplum ahlakını olumsuz etkileyeceği düşünülerek yasaklanmış hatta Gustave Flaubert bu sebeple yargı önüne çıkmıştır. Bu davada kitabın evlilikte aldatmayı normalleştirmek, dini inanç konusunda şüpheler yaratmak amacıyla yazıldığı öne sürülmüştür.
Dava sırasında Flaubert’in kitaptaki Emma karakterinin kim olduğu sorusuna verdiği cevapsa yıllarca konuşulmuştur. Flaubert bu soruya “Madam Bovary, c’est moi!” ( Madam Bovary benim!) yanıtını vermiştir. Dava boyunca zeki ve güçlü savunması sayesinde hapis yatmaktan kurtulan Flaubert bovarizm akımının oluşmasına da öncü olmuştur. Bovarizm terimi psikolojide de kullanılır ve “tatminsizlik, memnuniyetsizlik” anlamlarına gelir.
Bir zamanlar yasaklanan Madam Bovary şimdilerde dünyada en çok okunan kitaplar arasında ilk 10’a girmeyi başarmıştır. Bu da bize güçlü bir kalemin önünde hiçbir suçlamanın, hiçbir engelin duramayacağının en güzel örneğidir.
Eser aynı zamanda 2015 yılında Sophie Barthes tarafından sinemaya da uyarlanmıştır.