Evet doğru duydunuz, bu ülkede kimse ölmüyor!
Bir kitap düşünün aynı cümle ile başlayıp aynı cümle ile bitsin. Muhteşem kurgusu ve anlatımıyla “Ertesi gün kimse ölmedi.” diye başladı ve bitti.
Ve yine bir ülke düşünün kimse ölmüyor, ülkedeki herkes şaşkın. O adı bilinmeyen ülkede yaşıyor olsaydınız siz ne hissederdiniz? Kulağa hoş gelse de ben korkardım sanırım. Tıpkı kitaptaki karakterler gibi. Başlangıçta ölümsüzlük herkese güzel geliyor ama sonra işler çığırından çıkıyor çünkü yaşam devam ediyor…
”Sonu başından belli olan hayatlar yaşıyoruz ve o mutlak sona dek yaşayıp gidiyoruz öylece…”
Ülkede kazalar yaşanıyor, acılar çekiliyor ama kimse, hiç kimse ölmüyor. Peki toplum? Ölünemeyen ülkede tam anlamıyla kaos ortamı yaşanıyor.
Yaşlılar, ölümcül hastalar ölememekten yakınırken, hastaneler ve huzurevleri yer sıkıntısından yakınıyor. Sigorta şirketleri artık gerek kalmadığından geri istenen sigorta paralarından ve artık iş yapamayacaklarından ve tabii cenaze levazımatı ile uğraşan firmalar da yaşanan bu durumdan yakınıyorlar… Çünkü aslında çıkarlar söz konusu olduğunda ölümsüz olmak bile kötü karşılanmıştır.
Aslında işin ilginç yanı ölümsüzlüğün sadece o ülke sınırları içinde geçerli olması. Ülke sınırını bir adım geçtiğinizde ölüm yine mesaisine başlıyor…
Kitabın bir bölümünden sonra ise ölümün gözünden bakıyorsunuz dünyaya. Düşünün ki bir gün bir mektup alıyorsunuz ve sadece 1 hafta sonra öleceğiniz yazıyor o mektupta. Yani ölüm birdenbire değil de haberli geliyor. Peki o son hafta nasıl geçerdi sizce?
İşte bu son kısım ölümün gözünden anlatılıyor. Ölümün ve öldürmeyi unuttuğu bir adamın gözünden, ölüme ya da hayata bakılıyor aslında kitapta.
Ülkede yaşanan her olgu, hissedilen her duygu, her şey öyle güzel anlatılmış ki bu ilginç hikayeyi Saramago’nun kalemi ile mutlaka okumalısınız.
Eğer hala Jose Saramago okumadıysanız; bana sorarsanız en iyi kitapları Körlük – Görmek olduğunu düşündüğüm halde kesinlikle o kitapları ile Saramago okumaya başlamamalısınız. Kabil ya da Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş kitapları başlangıç için idealdir.
”Hani derler ya, yaşamak ve görmek gerek, bu zamana bağlı bir sorundur ve bazı şeyleri görmek nasip olmazsa eğer, bu sadece yeterince yaşayamadığımızdan olacaktır.”