Dünyamızı ele geçiren teknoloji henüz yükselmeden ve neslin çocukları teknoloji labirentinde kaybolmadan önce çeşitli oyunlarla arkadaşlıklarımızı, küçük dünyamızı renklendirirdik. Herkesin sözcük dağarcığında farklı isimlere sahipken işlevsel olarak aynı noktadan türemiş oyunlar oynardık.
Tombala, isim şehir, hırsız polis vb. birçok şey.
Peki küçük bir kağıt oyununun bir sanata dönüşebileceğini hiç düşündük mü?
Açık konuşmak gerekirse benim aklımın ucundan dahi geçmedi. Sizler bilir misiniz bilmem ama benim oyun arşivimde bir oyun var. Her kafadan çıkan, apayrı sesleri bir kağıt parçasında toplayan bir oyun. Benim sözlüğümde teorik bir tanımı yok ama pratikteki işlevinden bahsedebilirim.
Büyük veya küçük diye ayırt edilmeden ancak olması gerektiği kadar katlanabilir bir kağıt parçası yan çevrilerek üst kenarına bazı sorular döşemekle başlıyoruz. Kim? Kiminle? Nerede? Ne yapıyor?
Bu oyun aslında bizim dünyamıza Viktorya döneminden “Consequences” adıyla dahil olmuştur ancak onu oynadığım yaşlarda bu adı bilmeyecek kadar küçük ve umarsızdım.
Oyunu oynayan kişiler kendilerine denk gelen sorulara, bir önceki cevabı görmeden ve ondan bağımsız bir şekilde kendi iç dünyalarında soru hangi cevabı almayı hak ediyorsa o cevabı verip cevabını yazdığı kısmı katlayarak sıradaki kişiye devreder. Bu düzenle ilerleyen oyunda kağıt en son kişiden sonra açılır ve yazılan kelimlerle daha önce duyulmamış anlamlı ya da anlamsız cümleler ortaya çıkar.
Sürrealist sanatçı Yves Tanguy, Jacques Prevert, ve Marcel Duhamel bu oyunu oynarken yazdıkları kelimelerden şu cümle ortaya çıkmıştır: “Müstesna Kadavra Genç Şarabı İçecek”
Size bahsetmiş olduğum sanat ise bu oyundan yola çıkmış ve bu ismi almıştır.
Oyuna başlayan sanatçı kağıdın uygun kısmına bir resim çizer ve katlayarak diğer kişiye verir, o da resmini çizer ve ötekine verir. İşte bu düzenle resim çizen Yves Tanguy, Andre Breton, ve Victor Braune‘ nin bir çalışması.
Kişilerin iç dünyasının harmanlandığı ve ortaya ilginç şeylerin çıktığı bu oyun denenmeye değer. 🙂