Sherlock ve Mycroft Holmes’ün kardeşi olarak bildiğimiz adını annesinin özgünlüğünden alan Enola Holmes’ün, büyüme ve büyüdüğünü anlama serüvenini gördüğümüz tatlı bir filmdi.
İçeriğe inecek olursak Enola, küçük yaşta babasını kaybetmiş, abileri ise kendi yollarına gitmiş ve bu yüzden annesiyle baş başa kalmış. Hayatındaki en büyük avantajı yaşadığı dönemdeki hiçbir ebeveyne benzemeyen bir anneye sahip olması. Alışagelmişin dışında büyütülmesi onun dış dünyaya karşı küçüklükten itibaren hazırlıklı olmasını sağlamıştır.
Kendini savunmayı, bilmeceler çözmeyi, kelime oyunlarını yaşıtlarına ve tepkilere rağmen bir hayli iyi uygulayan Enola tüm bunları çok sevdiği annesinden öğrenmiştir. Bir gün annesinin ortadan kaybolmasıyla Enola’nın senelerce hazırlandığı ama ilk kez deneyimleyeceği dış dünya, kendini gösterir.
Arama yolunda şans eseri tanışıp hayatında yer edinen, başının beladan kurtulmadığı genç adam ise bir süreliğine annesinin önüne geçip, Enola’yı peşinden sürükler. Enola onun savunmasız ve tehlikede olduğunu anlar, her ne kadar annesinin verdiği öğütler aklını kurcalıyor olsa da kalbini ya da belki aklını dinleyerek Vikont Tewkesbury’ e yardım eder. Tehlikenin içinde artık yalnız değildir.
Tüm bunlar olurken abileri Enola’yı ararlar, adına para bile koymuşlardır. Gıcık ve kibirli olan abi Mycroft Enola’ya sert ebeveyn kuralları uygular. Sherlock ise soğukkanlılığından bir an bile ödün vermez.
Filme dıştan bakacak olursak başrol Enola’yı genç oyuncu Milly Bobby Brown canlandırıyor. Sherlock rolünü ise Henry Cavill. Anne rolü ise Helene Bonham Carter. Genele baktığımızda oyuncu kadrosunun bir hayli iyi olduğunu söyleyebilirim. Bunun dışında, bildiğimiz üzere zeki ve kıvrak beyinlere sahip Sherlock ailesi. Film kız kardeş Enola üzerine olduğu için onun aileden hangi özellikleri aldığını ve kullanış şeklini daha detaylı görmek isterdik.
Film içerisinde otobiyografik bir anlatım vardı. Başrolümüz olaylar heyecanla ilerlerken bile bir anda kameraya o anki hislerini ve bulunduğu durumu kısa da olsa anlattı. Filmin ilerleyişini ve akıcılığını kestiğini düşünüyorum. Bizi çoğu şey ile etkilemesini beklerken onun kendini anlatması garipti. Tatlı bir filmdi diyebiliriz. İyi seyirlerr.