Nedir bu Balfour?
Lloyd George başkanlığında Britanyalı savaş kabinesinde dışişleri bakanı olarak görev yapan Arthur James Balfour’un, uluslararası bir dengeye sahip olan siyonist hareketin öncülerinden olan Lord Rothschild’a 2 Kasım 1917 tarihinde göndermiş olduğu mektuptur. Bu deklarasyon üzerine tarihin seyrini değiştiren bir mektup olarak bahsetmek çok da yanlış olmasa gerek. Bu mektup, sadece Yahudilere yurt kazandırmak değil Filistin halkına ve oraya yerleşecek olan Yahudilere özel güvence verileceğini de kapsıyor. Fakat günümüze kadar bu ibare yok sayıldı. Filistin nüfusunda %10’luk bir oranı karşılayan Yahudilere, kendi bağımsızlıkları sunulurken 600 bin kadar Filistin’in yerli halkı bu haktan men edilmiştir. ABD’nin de desteğini alan bu proje, İngilizlerin bir jesti olarak görülüyor.
Deklarasyon, ufak bir mektup gibi görünse de İsrail’in önünü açan, Ortadoğu üzerine kurulan düşünceler için kapı aralayan bir yetkiye sahip. Mektubun (Deklarasyon’un) kimlerden destek gördüğüne gelecek olursak 1918 yılında Fransa’nın devamında ise İtalya’nın desteğini de almıştır. ABD Başkanı Thomas Woodrow Wilson, Ekim 1918’de açıkça desteklerini bildirmiştir.
İsrail’in 1948’de kurulmasından bu yana İngiliz hükumetleri, mektupta geçen Filistin toplumunun korunması için özel güvenceleri ‘kasıtlı’ olarak görmezden gelmiştir. Bunu günümüz dünyasında dahi görüyoruz. 1917’de deklarasyonun bildirilmesi, propaganda nedenlerinden kaynaklanıyor. Balfour Deklarasyonu için İngiltere ve Amerika’daki tüm tarafların ikna yollu politikasını temsil eden bir hükümde olduğunu söyleyebiliriz. Mektubu yazan da mektubun asıl muhatabı da ne sonuçlar doğacağını gayet iyi biliyordu. İngiliz siyasetini içten içe yücelten bu belgeyi, siyonistler zafer olarak görüyor. Bu belge aynı zamanda Osmanlı devletinin taksimine de ayrıca pozisyon sağlamıştır. Mektupta var olan iki yüzü kimse fark etmiyor, Yahudiler bile… Birinci Dünya Savaşı yıllarında Avrupa ekonomisi çöküşe giriyor ve Yahudilerin finansal desteğine ihtiyacı oluyor. Karşılıklı çıkar olarak görünen bu olayda, Avrupa hem maddi destek alacak hem de yük olarak görünen Yahudileriden de böylelikle kurtulmuş olacaktı. Nitekim öyle de oldu. Dünya barışı isteyenler için bu deklarasyon, engel niteliği taşımaktadır. İsrail’in hukuksuz yapılanması, bu barışın önündeki en büyük taştır.
Balfour Deklarasyonu’nun orijinal metninden çeviriyle:
“Saygıdeğer Lord Rothschild, Majestelerinin Hükümeti adına kabineye sunulan ve kabul edilen Yahudi Siyonist isteklerini sempati ile karşılayan müteakip deklarasyonu iletmekten memnuniyet duyarım.
“Majestelerinin Hükumeti, Filistin’de Museviler için bir milli yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin’deki mevcut Musevi olmayan toplumların sivil ve dini haklarına ve başka ülkelerde yaşayan Musevilerin sahip oldukları hak ve politik statülerine zarar verecek hiçbir şeyin yapılmayacağı açıkça anlaşılmalıdır.”
Bu deklerasyonu Siyonist Federasyonu’nun bilgisine sunmanızdan memnuniyet duyacağım.
Saygılarımla Arthur James Balfour”