Yerçekimli Karanfil Şiiri Kime Aittir?
Ceviz Ağacı Şiiri Kime Aittir?
Ceviz Ağacı Şiirinin Hikâyesi Nazım Hikmet, kaçak olduğu ve polis tarafından aranıldığı günlerden bir gün sevgilisi Piraye ile buluşmak ister. Bu sebeple de güvendiği bir arkadaşı ile haber ulaştırır Piraye’ye. Fakat Hikmet’in arkadaşı sanıldığı gibi güvenilir biri değildir. Öyle ki, bu arkadaş polislere ”Nazım, Gülhane Parkı’nda, en ulu ceviz ağacının altında olacak” diye haber uçurur. Gel gelelim buluşma günü gelip çatar, Piraye’nin hasreti ile yanan Nazım Hikmet, Gülhane Parkı’na gelir. Gelir gelmesine de, her yer polis kaynamaktadır. Derken polislere görünmemek için meşhur ceviz ağacına tırmanıverir. Nazım ağacın tepesindeyken, sevgilisi Piraye ceviz ağacının altında belirir ve kendisini beklemeye başlar. Polisler ise uzaktan Piraye’yi gözetlemekte, Nazım’ın onun yanına gelmesini beklemektedir. Polisler bir köşede, Piraye ağacın altında, Nazım ağacın tepesinde… Herkes birbirini beklemektedir. Bizim şair ne ağaçtan inebilir ne de sesini duyurabilir sevdasına. Ve çaresiz çıkarıp kağıdını kalemini, o meşhur şiirini yazar: “Başım köpük köpük bulut içim dışım deniz/ Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/Budak budak serham serham ihtiyar bir ceviz/Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında/Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl/Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril/Koparıver gözlerinin gülüm yaşını sil/Yapraklarım ellerimdir tam yüz bin elim var/Yüz bin elle dokunurum sana İstanbul’a/Yapraklarım gözlerimdir şaşarak bakarım/Yüz bin gözle seyrederim seni İstanbul’u/Yüz bin yürek gibi çarpar çarpar yapraklarım” Nazım ağacın tepesindeyken, sevgilisi Piraye ceviz ağacının altında belirir ve kendisini beklemeye başlar. Polisler ise uzaktan Piraye’yi gözetlemekte, Nazım’ın onun yanına gelmesini beklemektedir. Dünyanın en büyük şairlerinden birinin sevdalısı olmuş, adına nice şiirler yazılmış, güzel sevilmiş; ama bir o kadar da aşk acısı çekmiş bir kadındı Piraye. Nazım Hikmet’in ikinci eşi olan Piraye’den bir de oğlu bulunmaktadır Nazım Hikmet’in. Nitekim Nazım Hikmet’in onun için yazdığı şiirlerden birinin dizeleri ise tam olarak şöyleydi: “Bu geç vakit/bu sonbahar gecesinde kelimelerinle doluyum/ zaman gibi, madde gibi ebedî/göz gibi çıplak/el gibi ağır ve yıldızlar gibi pırıl pırıl kelimeler/Kelimelerin geldiler bana/yüreğinden, kafandan, etindendiler/Kelimelerin getirdiler seni/ onlar : ana, onlar : kadın ve yoldaş olan... /Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahramandılar/ kelimelerin insandılar.”
Bana Seni Gerek Seni Şiiri Kime Aittir?
Lavinia Şiiri Kime Aittir?
Özdemir Asaf, Lavinia’yı henüz üniversite yıllarında platonik olarak aşık olduğu kıza yazmıştır. Özdemir bu değerli dizeleri bir şiir yarışmasına göndermeye karar verir. Katıldığı yarışmada Özdemir şiiri büyük beğeni toplar ve yarışmayı kazanır. Bir söylentiye göre Özdemir Asaf şiiri okurken aşık olduğu kız da salondadır ve şiirin okunma esnasında salondan ayrılır. Özdemir bu duruma hayli içlenir ve asla duygularını aşikar etmez. Peki ya kimdir Lavinia? Elbette aşık olduğu kızın adı Lavinia değildir dizelerden de anlaşılacağı üzere. Uğruna şiir yazılan bu kadın Mevhibe Beyat’tan başkası değildir. Mevhibe hanım ise İlhan Selçuk’a aşıktır. Yalnız İlhan Selçuk ’’gönülden gönüle” dolaştığı için belki de doğru bir aday olmayacaktır Mevhibe Hanım için. Bunun üzerine bu kez Öztürk Serengil ile evlenir. Bu evlilik de kısa sürer. Daha sonra fotoğrafçı Muhlis Hasa ile evlenen Mevhibe Beyat 11 Eylül 2007’de vefat eder. Sonuç olarak belki de hiçbir zaman kendisine yazıldığını öğrenemedi Mevhibe Beyat. Belki de Özdemir Asaf böyle istemişti. Kim bilir ismi açıkça belirtilse bu kadar etkileyici ve gizemli olur muydu Lavinia
Sessiz Gemi Şiiri Kime Aittir?
Bu şiir hep ölüm üzerine yazılmış gibi dursa da aslında gerçek farklıdır. Yahya Kemal Büyük aşkı, Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım için yazmış. İşte hikayesi; Yahya Kemal Nazım Hikmet’in hocasıdır. Celile Hanım’la Hikmet Bey (Nazım’ın babası) arasında büyük bir geçimsizlik başlamış ve birbirinden uzaklaşmışlar. Celile hanım böyle bir zamanda tanışır oğlunun hocasıyla. Zaten dillerdedir Celile hanımın güzelliği. Bir aşk başlamış ki aralarında, sonrasında Celile, bu aşkı evliliğe taşımak için ilk adımı atmış ve kocasından boşanmış. Hocası ve annesi arasındaki ilişkiyi duyan Nazım Hikmet bir kâğıda şunları yazarak Yahya Kemal’in cebine koymuş: “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.” Nazım’ın bu tepkisi Yahya Kemal ile Celile’nin aşkını engelleyememiştir. Ama Yahya Kemal hep evlilikten kaçmış, hem Celile’yi deliler gibi kıskanıyor ve hem de evliliğe yanaşmıyordu. Celile yazları Ada’ya gider, Yahya Kemal de sürekli onun yakınlarında otururmuş. Celile’ye olan duygularını bir yazısında şöyle özetlemişti: “1916 sonbaharında Nişantaşı’ndaki evini düzenlemek için İstanbul’a iniyordu. Ben müthiş muzdariptim. Artık vapur giderken iskeleden mendil sallamalar, ağlamalar… O gidinceye kadar Ada dopdolu idi, gider gitmez boşalıverdi ; ‘Sessiz Gemi’, Yahya Kemal’in aşkı, Celile hanımın adadan gemiyle uzaklaşırken yaşadığı çaresizliği anlatır.
Haydi Abbas Vakit Tamam Şiiri Kime Aittir?
Cahit Sıtkı Beşiktaş’ta lisede yatılı okurken hafta sonları dışarı çıkılırdı. Akşam dışarı çıkanlar bir birlerine anlatırlardı.Kimle buluştukları, ne yaptıkları.. Ama Sevgili Cahit Sıtkı’nın hiç anlatacağı kız arkadaşı veya sevgilisi yoktu. Herkes anlattığında bir de Cahit Sıtkı Tarancı’ya sorarlardı: “Cahit sen ne yaptın?” Bir gün akşam vakti okuldan dönerken(Kabataş Lisesi) yolda düşmüş güzel bir bayanın fotoğrafını bulur. Alır ve doğru Beyoğlu’na gider. Oturur. Kendi kendine bu güzel bayanın dilinden mektup yazar. Fotoğrafı da mektubun içine koyarak kendi kendine okula postalar. Bir iki gün sonra postacı geldiğinde mektupları bırakırken bağırırlar:” Cahit mektubun var.” Cahit alır mektubu. Yatakhanede açar. Vakit akşamdır ve herkese yüksek sesle okur. Fotoğrafı da arkadaşlarına göstererek mağrur bir şekilde hava atar. Her hafta bu mektup yazma işini devam ettirir. Cahit Sıtkı bu arada boş durmaz. O zaman bu kadar nüfusa sahip olmayan İstanbul’da bu kızı ara ve bulur. Kız bir albayın kızı ve evlenmiş çoluk çocuğa karışmıştır. Gün gelir büyük şair başka bir kızla evlenir ama kendi kendine yarattığı bu büyük aşkı hiç unutmaz. Bir pazar günü evinde şair isyan edip bu şiiri yazar. Şairlerin yüreklerinde bazen böyle büyük aşklar saklanır.
Mona Rosa Şiiri Kime Aittir?
Mona Rosa, tek gül anlamına gelir. Anlatılana göre üniversite yıllarında Sezai Karakoç bir okul arkadaşına aşık olur ve ona açılır; fakat reddedilir. Bu duruma çok üzülen Sezai Karakoç ona şiirler yazmaya başlar. Monna Rosa şiiri de böylelikle ortaya çıkmıştır. Şiirin her kıtasının baş harflerine bakınca Muazzez Akkayam isminin ortaya çıktığını görürüz. Günler geçer ve mezuniyet töreni gelir, Sezai Karakoç bu şiiri okur ve şiir çok beğenilir. Tören sonrası Muazzez Akkayam yanına gelir ve teklifinin hala geçerli olup olmadığını sorar. Sezai Karakoç’un ise gururu aşkının önüne geçmiştir ve şimdi de ben seni kabul etmiyorum diyerek Muazzez Akkayam’ı reddeder.
Peki Ya Siz Hangi Şiire Aitsiniz?
Please select 4 correct answers
Sonucunu paylaş: