Daha ilk sahnesinde bir çırpıda sona ereceği belli oluyor. Yapımcılığını ve yazarlığını Phoebe Waller-Bridge’ nin üstlendiği Fleabag 2016 senesinde başlamış olup 2019 senesinde 2. ve son sezonu ile veda etmiştir. Dizide en çok ilgi çeken nokta Fleabag karakterinin bazı durumlarda kameraya dönüp gülümsemesi ya da yaşadığı anın tuhaflığını göstermek için muhteşem mimiklerini bize sunması. İlk olarak baş kahraman Fleabag’ın geçmişte yaşadığı acılı olayın çevresinde gelişen olaylar silsilesi gibi görünse de diğer bölümlerle beraber dizideki her karakterin apayrı ve özgün yaşamlarıyla hikayeye ortak olduklarını görmeye başlıyoruz. Baş karakterin başından geçen olaylarla bir yönüyle kadın dünyasına da bir girizgâh yapmış oluyoruz diyebiliriz. Verdiği hatalı kararlar, (neye hata deriz orası muallak)
kendi ayakları üstünde durma çabası,
(ailesinden bir yarar göremeyeceği aşikar) ikili ilişkilerde aradığı samimiyet ve bir türlü istediği içtenlikle karşılamaması gibi konular işlenmekte. Dizideki olaylar klişe bir gidişatı tercih etmiyor. Baş kahramanımız müthiş bir açıklıkla hikayesini sunuyor. Hiçbir şeyin taklidiyle karşılaşmıyoruz. Yalancı bir mutlulukla karşılaşsak dahi bir sonraki sahnede bu mutlaka yıkılıyor ve aslolanla baş başa kalıyoruz. İyilik, kötülük, güvenilirlik gibi insana dair her hâl ve duygu bir maskenin ardından sunulmuyor. Maske yüzyıllardan beri seyir alanında fiziksel olarak varlığını korumasının yanı sıra gerçeği saklamak gibi bir soyut manada da kullanılmakta. Gerçeğin önünde pusu kuran maskeler kalkıyor ve her durum çelişkisiyle beraber veriliyor. Sanırım dizinin bu anlatım seçimi seyirciyi kendine çekmekte olan en başarılı yanı. Müthiş bir aşk hikayesiyle kandırılmaktan ya da hayatın küçük ama tesirli ayrıntılarının göz ardı edilmesinden artık hoşlanmıyor olabiliriz. ( Ekranda gösterilen fakir bir mahallede yaşayan insanların sürekli taksiye binmesi tuhaflığı gibi.) Her şeyden öte izlekteki gergin tutum her bölümde sürüyor. Belli ki kahramanlar o bölümde yalnızca bir flört buluşması gerçekleştirecek. Fakat kahramanın geçmişine dönütlerle, karakterlerin iç dünyalarının ara sıra yalnızca bir el hareketiyle yahut bir kelime ile ortaya serilmesi ile o buluşma öyle bizden bir dünyaya dönüşüyor ki özdeşim kurmamak imkansızlaşıyor. Böylesine samimi bir içerik zeka ile işlendiğinde de ortaya tadından yenmeyecek bir seyir keyfi çıkıyor. Başarılı sayılmak için ödüller bir kıstas mıdır bilinmez ama ayrıca en iyi komedi dizisi ve komedi dizisinde en iyi kadın oyuncu olmakla beraber 71. Emmy Ödülleri’ne tam 11 adaylığı bulunuyor. Şurası şüphesiz ki ödüllere aday gösterilmeseydi bile seyircide kazandığı sevgi baki olacaktı. Eminim hiç bitmesin isteyeceksiniz ama zaman çok çabuk geçecek.
İyi seyirler…