İsmini içindeki dört öykünün ilkinden alan öykü kitabımız, yine varoluşsal sorunları beraberinde getiriyor; tabiri caiz ise insanın zayıflığını gözler önüne seriyor.
Her öykü, bir nasihat yerinde desek yanılmış olmayız. Öğreticiliği had safhada olan yalın ve akıcı bir dille kaleme alınmış eser, her bir öyküde okuru farklı yolculuklara çıkarıp okurun kafasında bir şeyleri muhakeme etmesini sağlıyor. Ayrıca basit ama yoğun mekan tasvirleri olması da eseri okunur kılan bir başka faktör. Kitabın ismi bile bu kadar düşündürüyorken o satırların ne kadar düşündüreceği de yine ayrı bir konu. Diğer eserlerine nazaran oldukça yalın dili ve basit kurgusu olan sözü geçen eserden çocuklar dahi kendine pay çıkarıp eseri içselleştirebilirler.
Şunu sakın unutmayın: Önemli olan bir tek an vardır. O da ‘şimdi’dir. Çünkü bir tek ona sözümüz geçer.”
Kitabın Tolstoy’a ait olduğunu gösteren bir kapak olmasa bile ellerinize alıp eseri okumaya başladığınızda, bir şekilde eserin ona ait olduğunu anlayabilirsiniz. Tolstoy, aslında bizi, biz insanları düşünmeye iten bir yazar. Belki de eserlerinin hala yaşamasının en önemli yanı da budur. Okuru tek bir düşünceyle sınırlandırmıyor ama yine de kendi öznel düşüncesini okura dayatmadan sunabiliyor.
Tanrı’yı seviyorum’ deyip de kardeşinden nefret eden yalancıdır. Çünkü gördüğü kardeşini sevmeyen, görmediği Tanrı’yı sevemez.”
“İnsan anne ve babasız yaşayabilir, fakat Allah olmadan yaşayamaz.”
“Şunu öğrendim ki insan kendi çabasıyla değil, sevgiyle yaşar.”
İnsanın açgözlülüğü, dünya malına olan düşkünlüğü yine göze çarpan temalarından. “Böyle olması gerek, evet” diyor okur. “Neden böyle değilim, değiliz” diye ekleyerek.
Şimdi anladım ki kötülük kötülükle çoğalıyor, insanlar ne kadar kötülüğün ardına düşerlerse ona o kadar çoğaltıyorlar.
Demek ki kötülük kötülükle ortadan kalkmıyor. Peki öyleyse neyle kalkıyor?”
Tolstoy, yine yapıyor yapacağını…