Kendisiyle aynı üniversitede okumuş, hatta kütüphanede aynı masada ders çalışmıştım. Anımız bile var: masaya gelen kedi ders çalışmamıza izin vermiyordu ve sürekli eşyalarımıza kafasını sürtüyordu. Tüm masa rahatsız olduktan sonra ayağa kalkıp kediyi sakinleştirip kedinin hasta olduğunu söylemişti. Biraz sohbet ettikten sonra, o hastalığı gördüğüm her kedide de aklıma o geliyordu. İsmini bilmiyordum, tek bildiğim görüntüsü ve kedilere olan sevgisiydi. Sonralardan birkaç kere kendisini orta bahçede kedilerle oynarken görmüştüm.
Sibel Ünli, Türkiye’nin şu an olduğu durumun özetidir. Görüntüsünden dolayı internette sürekli siber zorbalığa maruz kalan Sibel, ailesinin maddi durumunun yetersizliğinden dolayı yaşamına son vermiştir. İlk gördüğümde inanamadım çünkü bahçede gülerek kedilerle sohbet eden kedi aşığı bir kadındı benim gözümde.
Gülüyoruz, gülüyorlar insanlar ama ruhlarında kopan fırtınalar hakkında en ufak düşüncemiz yok. En son attığı tweet’lerden biri: “Gidecek yerim yok, yaşanmaya değer bir hayatım da.” Belki buna onu biz inandırmışızdır. Kimimizin yaşamaya değer bir hayatı yok ki? Aynı zamanda bu ülkede ve o okulda aylık 200 lirayla geçinmeye çalışan, sırf ayın sonunu getirebilmek için yurda yürüyen arkadaşlarımız varken bir öğrencinin yeme hakkını nasıl bir öğüne indirebilir bir üniversite soruyorum size? Bu gücü kendilerinde nasıl bulabiliyorlar, bu vicdansızlığı nasıl kaldırabiliyorlar? Aynı şehirde olan üniversitelerin yemekhane ücretleri 75 krş. iken her sene yemekhane ücretini arttıran İstanbul Üniversitesi bu durum hakkında nasıl bir açıklama yapacak çok merak ediyorum. Bunca yardıma muhtaç öğrenci varken ailesinin üzerine dairler olan öğrencilere nasıl geri ödemesiz kredi çıkabiliyor? Şu an eminim ki vicdanını rahatlatmak için birçok yardım yağıyordur Sibelin ailesi üzerine. Peki bu yardımlar o gencecik hayatı geri getirebilir mi? Sibel gibi birçok insan o okulların koridorlarında geziyor ve unutmayın ki bir insanın görüntüsünden dolayı yargılamak hiçbirimizin haddine değil!
Biliyor musunuz? Ben bu çağdan nefret ettim.. Etimle, kemiğimle, hücrelerimle nefret ettim. Cahit Zarifoğlu,
Bu dünyada huzurlu olmadın Sibel umarım gittiğin yerde huzurlusundur, ışıklar içinde uyu…