2 temmuz 1993 tarihinde Türkiye o kara güne uyanmıştı. Can yakacak şiirlerin, şarkıların, resimlerin, filmlerin ithaf edileceği o güne. Metin Altıok’un söylediği gibi kalanlar ölenler için şiirler yazacaktı.
Sivas Katliamı Türkiye tarihinin en acı olaylarından biridir. Aydınların, gencecik insanların diri diri yakıldığı yerdir Madımak. O tarihten bugüne hep bir şekilde anılmaya çalışılmıştır Madımak. Orada susan tüm türkülere inat türküler yakılmıştır. Moğolların Issızlığın Ortasında eseri de bunlardan biridir. O günün acısını notalara bezeyen Cahit Berkay olayı özümsemiş ve ilmek ilmek işlemiştir.
Otelde korku ile yaşanan karmaşanın arasında alevlerden uzaklaşmak için merdivenlerde yalpalayan insanlar aslında otelin yakılacağını hiç düşünmemişler. Bu yüzden barikatlar kurmuşlar otelin içine. Arif Sağ belindeki silahı çıkardığında Aziz Nesin’in tepkisini çekmiş. Dışarıda bulunan kalabalığı öfkelendirmemek gerektiğini düşünmüşler ve Arif Sağ silahını tekrar beline koymuş. Fakat düşündükleri gibi sadece slogan atıp gitmeyen gerici topluluk oteli ateşe vermekten çekinmemiş. İçeride yaşanan karışıklık esnasında bir kesim yukarı çıkın, bir kesim aşağıya inin diye bağırırken insanlık merdivenlerde yavaş yavaş tükenmiş. Yine de türküler söylemişler, slogan atmışlar dışarıda duran zalimin inadına. ‘‘Issızlığın Ortasında’’ belki de cahilliğin avuçlarında can vermişler.
Şarkı başlarken günün ne kadar büyük bir kabus olduğunu söyler bizlere. Bizler gibi şarkıda keşke hiç yaşanmasaydı der. O bunu sözlerle anlatırken dinginlik hakimdir eser genelinde. Enstrümanlar geride, vokal sakindir. Daha sonra sound sertleşmeye, aranje keskinleşmeye başlar. Sanki oteldeki karmaşanın arasında bir çığlık gibi inleyen bir vokal ile ateşin ve dumanın ortasında, onca çığlığın arasında ne kadarda ıssız olduğunu anlatır ölümün. Feryatların arşı bulduğunu fakat yine de zalimin zulmü karşısında dimdik durduklarını dile getirir bu şarkı.
Onların hikayelerini şiirler, şarkılar, türküler, oratoryolar anlatabilir ancak. Çünkü onlar türküler söylemek, şiirler okumak, semah dönebilmek için gittikleri yolculukta;
Türkülerin yanmadığını anlatanlardır…