1) Hikmet Onat (Oturan Kadın)
Hikmet Onat, İzlenimcilik akımına eserler verip bolca peyzaj çalışmıştır. Onat, 46 yaşında bir portre eseri yapmıştır. Yağlıboyayla tamamlanan bu eserin modelinin kim olduğu bilinmemektedir. Hikmet Onat’ın peyzaj dışındaki sayılı portrelerinden birisi olduğu için oldukça önem taşımaktadır. 1928 yılı çıkışlı “Oturan Kadın” Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenmektedir.
“113.5 cm x 69.5 cm ebatlarındaki “Oturan Kadın” tablosu, çiçek desenli duvar kağıdıyla kaplı duvara dayalı, solundaki koltuğa yarı oturur pozisyonda duran, daha doğrusu destek alan küt saçlı bir kadını gösteriyor. İnce ve uzun kaşlı ve iri gözlü bu beyaz tenli kadın, beyaz dekolte detaylı siyah mütevazı bir elbise giymiş. Ayakkabı olarak siyah topuklu pabuçlar giyen kadın, sol bacağını hafiften sağ bacağının arkasına atmış. Bu duruş ona lolita görünümü verse de kucağına bıraktığı sağ elinin duruşu ve koltuktan destek alan sol eli onun 30’larında bir kadın olduğunu söylüyor.” (Alıntı)
2) Hakkı Anlı (Koltukta Oturan Kadın)
“Koltukta Oturan Kadın”, 1932-1935 (?), kontrplak üzerine yağlıboya, 61×50 cm, Öner Kocabeyoğlu koleksiyonudur. Kalın fırça darbeleri, canlı renkler ve oturan figürde devingenliği arttırırken, saçını tarayan figürde kıvrımlı paralel çizgilerle geometrik yüzeylere ayrılmış figür bir iç çatışmanın uyuma varmaya çalışan ağırbaşlılığını ve kararlılığını izleyiciye sunar (Sönmez 1998: 17-21, Sönmez 2009: 9). İzlenimciliğin kendine özgü bir yorumu olan güçlü üslubun etkileri mevcuttur. Hakkı Anlı’nın Cezannevari olarak tanımlayacağı bu üsluptaki eserleri daha çok portre manzara ağırlıklıdır.
3) Şefik Bursalı (Portre)
Şefik Bursalı, tablolarında daima Konya, Bursa ve İstanbul’un tarihi ve turistlik yönlerini ele almıştır. Şükrü Erdiren Bursalı için “Şefik hoca, empresyonist ekolün kuvvetli bir Türk temsilcisi. Desen ve konstrüksiyonu çok kuvvetli. Onun tabiata olan aşkı, büyük bir heyecanla renk oluyor ve tuvaldeki motifler kuvvetli bir senfoni yaratıyor. Fırça izlerinde hassas ve coşkun bir mizacın kuvvetli ve direkt tesirleri görülüyor. Özenti ve taklitten uzak, bağımsız bir sanatın sahibi.” demiştir.
4) Nazmi Ziya Güran (Şezlongda Pembeli Kadın)
Nazmi Ziya’nın eserleri tabiat ve güneş üzerinde ağırlık göstermektedir. İzlenimcilik üzerine eserler üretip, bu eserde de etkisini görmekteyiz. Sıcak ve soğuk renklerinin bir arada kullanımı Şezlongda Pembeli Kadın’da da kendisini belli etmektedir. Bu eseri 1904 yılında yapmıştır.
Nazmi Ziya, “Sabahleyin erkenden kalkarak, gecenin gündüz olmak için geçirdiği değişime tanık olmayanlar, yeryüzünde hiçbir şey görmemişlerdir” demiştir.
5) Osman Hamdi Bey (Mimozalı Kadın)
Osman Hamdi Bey’in, eşi Marie’yi yeni adıyla Naile Hanımı resmettiği 1906 tarihli tablosudur.
Osman Hamdi Bey, bu eserini diğer tablolarının aksine oryantalist bir şekilde değil, Avrupa’da görülen akımlara uygun olarak çizmiştir. Fona herhangi bir ayrıntı ve desen yerleştirmemiş, fonu sadece fon işlevi görmesi için kullanmıştır. (Wikipedia)
Fransız olan eşinin giysileri yine tamamen Fransız modasına uygundur. Elinde sarı renkli bir demet mimoza çiçeği tutmaktadır. (Wikipedia)
6) Nuri İyem (Türkmen Kadını)
Ahmet Hamdi Tanpınar, Nuri İyem’in kadın yüzlerini “Bir heykel kadar sımsıkı, yeşil mehtap aydınlığı kadar zarif, geçmiş zamanın havasını içinde taşıyan eski fresk ve ikonalar kadar yalın” diye tanımlamıştır.
Çekingen, utangaç, güzel ve ürkek olan bu resimler, 7 yaşında kaybettiği ablasının hayali bir imgesi diyebiliriz. Bu yüzler ve kadınlar ile onun resmettiği hemen ayırt edilebilir, adeta imzasıdır.