Sanatçılar; bilgi ve kültür birikimlerini, hislerini, içinde bulundukları ruh hallerini, hayal güçlerini ve daha nicelerini eserlerine yansıtırlar. Bu yansıtmayı yaparken şüphesiz içlerinde yer aldığı toplumdan beslendiklerini rahatlıkla söyleyebilirim. Gözlemlerini, dili getirmek istediklerini sanatı aracılığıyla topluma aktarır ve anlatırlar. İşte tam da böyle bir sanatçıya değineceğim bu yazımda. İşte karşınızda: Sercan Tunalı!
Instagram’da The Cloud Collector adıyla tanıdığımız bir sanatçı Sercan Tunalı. Günlük hayattan, toplumsal sorunlardan, sorgulamalarımızdan, alıntılardan ve çok daha fazlasından oluşuyor çalışmaları. Şiirleri, replikleri ve hissettiklerimizi öyle güzel yediriyor ki eserlerine, kendisine hayran olmamak elde değil diye düşünüyorum. Çalışmalarına baktığımda “hissetme”nin büyülü hissine kapılırken buluyorum kendimi. Hâl böyle olunca ben de “O bu noktaya gelene kadar neler yaşamış, nelerden ilham almış?” sorusunun cevabını merak ettim ve güzel bir sohbet gerçekleştirdik birlikte. Yaşam hikayesini öğrendiğimde de yüzümü gülümseten ve beni oldukça şaşırtan detaylar oldu diyebilirim. İyi eğitimli, yetenekli ve mutlaka tanımanız gereken biri. Hikâyesinin oldukça ilham verici olduğunu söyleyerek başlayabilirim.
1983 yılında, Edirne’de doğmuş kendisi. Ailesinin iş koşulları nedeniyle Türkiye’yi dolaşmış, çeşitli şehirlerde yaşama fırsatı bulmuş. “İlkokulu üç ayrı okulda okudum ama bu daha sosyal bir insan olmamı sağladı her gittiğim yerde hep yeni çocuk olunca :)” demişti konuşmamız sırasında. 1997 yılında, Antalya’da ATSO Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ne yetenekli bir öğrenci olarak kabul edilmesiyle başlamış çalışmalarına. Resim eğitimi aldığı yıllarda, bir devlet kurumunda drama kursuna da katılmış. Amacı, sanat vizyonunu genişletmekmiş. Zaman içinde kendini oldukça geliştirmiş. Öyle ki, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film ve Animasyon Bölümü’ne üçüncülükle girmiş. Kişisel hayatında olduğu kadar eğitim hayatında da sosyal biri olmuş. Eğitim süresince birçok sergiye ve işbirliklerine imza atmış. Girişimci ruhuyla, bir öğrenci dergisi de yaratmış. Hem yazar hem de illüstratör olarak görev almış dergide. Kendisi oldukça çok yönlü biri. Üniversitenin müzik kulübüne de katılmış o yıllarda. Müzik demişken, Sercan Tunalı’nın çalışmaları dışında müzik zevkine de hayran olduğumu söyleyebilirim. Oluşturduğu çalma listelerine buradan ulaşabilirsiniz diyeyim ve devam edeyim sözlerime. Geleneksel üniversite partileri de düzenlemiş, sponsorluk bulma gibi işlere de el atmış. Yine de durmamış. Broşür ve poster tasarlama gibi alanlarda da çalışmış. Üniversite bitirme projesi, yurt içi ve yurt dışı birçok film festivalinde gösterilmiş. Üniversiteyi bitirince hem okumak hem çalışmak adına Avustralya’da yaşamış bir süre. Ardından kariyerini başlatmak için 2008 yılında Türkiye’ye geri dönüş yapmış. Kültür Bakanlığı destekli bir kısa animasyon projesi gerçekleştirmiş ve bu filmle hem yurt içinde hem yurt dışında çeşitli ödüllerin sahibi olmuş. Bu filmin başarısı, benim tüylerimi diken diken eden bir noktaya taşımış kariyerini: New York Film Akademi! 2012 yılında, New York Film Akademi’de Film Yapımı ve Sinematografi derslerini burslu olarak almış bu film sayesinde. Bu başarısından sadece üç sene sonra, 2015 yılında Avrupa’nın en iyi animasyon okullarından biri olan Gobelins L’ecole De L’image’da karakter animasyonu master class eğitimine layık görülmüş. Ne hikâye ama! Dahası da var elbette. Mamut Art Project kapsamında bir sanatçı olarak illüstrasyon çalışmalarını sevenleriyle buluşturmaya devam ediyor günümüzde. Okuyan, araştıran, sorgulayan ve anlatan çalışmalarının ortaya çıktığı atölyesi, aynı zamanda evi! Ayrıca, Kafkaokur dergisinde yazar ve çizer olarak çalıştığını da ekleyebilirim buraya. Henüz bu güzel yaşam öyküsünü öğrenmeden önce, bir soru yöneltmiştim kendisine.
Bu hayal gücünün kaynağı nedir, nelerden beslenir çalışmalarında, neleri sever Sercan Tunalı?
“Çalışmalarımda Edebiyat ve müzikten besleniyorum. Başlangıç çoğu zaman yazarak oluyor sonraki aşamasında da o yazıyı en iyi nasıl ifade edebilirim diye düşünüyorum. Fikrin doğuşu ise pek net değil. Gün içinde yaşadığım şeylerden şekilleniyor. Rastladığım insan figürleri ya da olaylar karşısında beni etkileyen bir şey bulduğumda bir nevi tepki olarak kağıda düşüyorum. Bir şekilde kağıtla dertleşiyorum. 🙂 Müzik ise çizim yaparken yolculuğumun içinde atmosfer yaratmamı sağlıyor. Elbette kendi müziğimi de hobi olarak devam ettiriyorum ama resimlerime müzisyenlerin katkısı çok fazla. Modern şehir hayatından besleniyorum diyebilirim. Sonuçta insan yaşadığı toplumun bir özeti gibi.“
Aldığım cevaplarla da iyice emin oldum ki, Sercan Tunalı oldukça başarılı bir gözlemci. Gün içinde yaşadıklarımızı, medyada duyduklarımızı, gerçekleri, dinlediklerimizi, öğrendiklerimizi eserlerinde görünce etkilenmemek, hayran olmamak elde değil. Dilerim, Sercan Tunalı böyle güzel çalışmalar üretmeye devam eder.
Son olarak dile getirmek isterim ki, ben Tulya Tuana Diplomat ve sizi Sercan Tunalı imzalı çok güzel iki çalışmayla baş başa bırakıyorum.
Sevgiyle kalın, tükettiğinizden çok üretin ve bana yazın!