Roma imparatorluğu büyümeye devam ediyor, topraklarına toprak katıyordu. İşgal ettikleri ülkeleri barbarca yakıp yıkıyor; yaşlı,çocuk demeden kıyım yapıyordu. Bunca kıyıma ve toprağa rağmen, Dünya Haritası’nda ulaşmak istedikleri çok özel bir yer vardı: Britanya toprakları. Britanya toprakları henüz medeniyet nedir bilmeyen kabilelerin, yaşadığı yerdi. Bu kabileler kendi hallerinde mutlu bir yaşam sürerdi, Ta ki Romanın kirli parmakları; haritaya değene kadar.
Roma, Britanya’ya sahip olma hırsıyla yanıp tutuşuyordu. Sabah akşam planlar yapıyor ve orayı işgal edebilmek için ordularını gönderiyor; kabilelerinin yaşam koşullarını, savaşçı yeteneklerini önceden görmek istiyordu. Britanya Kabileleri ormanda yaşayan, savaşçılık özelliklerini avlanırken kazanan insanlardı. Kısa saplı balta kullanarak düşmanlarını hızlıca öldürürlerdi. Çok gelişmiş savaş aletleri yoktu ;buna karşılık Roma ordusu, zamanın şartlarına göre, gelişmiş savaş aletlerine sahipti. Ormanda savaşmayı beceremeseler de, açık alanlarda onları yenebilecek ordu görülmemişti.
Roma yaptığı keşiflerden sonra Britanya ile antlaşma imzalamaya karar verir. Kendisine karşı çıkanların topraklarını ele geçirdiği için, kabileler; Roma’ ya vergi vermeyi ve Roma Kralı’nı tanımayı kabul ederler. Britanya halkı, vergilerini düzenli olarak öder ama Roma’nın asıl isteği vergi değil topraktır. Bunun için yapabileceği hamleleri önceden planlarken, vergi ile kabileleri yıpratmak istemiştir.
İceni Kabilesinin Kralı Prasutagus ölünce, tahttın tek varisi,eşi Kraliçe Boudica tahta geçer. Kraliçe Boudica ve kabilesi henüz acılarını soğutamamışken, Roma Kraliçeyi tanımadığını ve bir kadının yönetici olamayacağını söyleyerek, İceni kabilesi ile yaptıkları antlaşmayı bozar. İceni kabilesinin topraklarını ele geçireceğini söyler. Boudica, Britanya Topraklarında geçerli olan kanunlarda, kadınlarında tahta geçebileceğini anlatmaya çalışır ama nafile. Roma elçisi tarafından halkı önünde kırbaçlanarak cezalandırılır, kızları ise tecavüz edilir. Bu acı, onur kırıcı ve kutsal değerlerinin ayaklar altına alındığı cezadan sonra; Boudica intikam ateşi ile dolup taşar. Roma, Boudica’nın boyun eğeceğini düşünse de, Boudica ayağa kalkıp, kendi özgürlüğü ve halkının özgürlüğü için asla boyun eğmeyeceğini söyler.
Kraliçe Boudica, diğer kabileleri toplayarak onlarla birlik olmaları gerektiğini, eğer birlik olurlarsa Roma’yı alt edebileceklerini ve eski günlerdeki gibi özgür olabileceklerini söyler. Kabileler başlarda korktukları ve Boudica’nın bu konuyu sadece onur meselesi haline getirdiğini düşündükleri için, Boudica’ya katılmazlar ama daha sonra Roma’nın asıl meselesinin Britanya topraklarını ele geçirmek ve orada yaşayan tüm halkı köle yapmak olduğunu anlarlar.
MS 60 yıllarında Boudica önderliğinde, Romanın tarihi için unutulmaz bir darbe olacak; Boudica İsyanı başlar. Boudica, Romalıların, Britanya topraklarında kurdukları yerleşim yerlerini yakıp yıkar. Ordularına büyük ölçüde zarar verir. Boudica için asıl zafer, Özgürlüktür. Özgürlüğü uğruna savaşan bir kraliçe olarak ; Romalılara esir düşmemek için, zehir içerek kendini öldürür.
Londra’da Prens Albert tarafından yapılan Boudica ve kızlarının heykeli
Kraliçe Boudica’nın hayatını konu edinen filmler
Özgürlük Savaşçısı Kraliçe Boudica hakkında filmler, diziler ve belgeseller çekilmiş; kitaplar yazılmıştır çünkü kendisi sadece bugünkü İngiltere’nin Özgürlük timsali değil, tüm dünya kadınlarının ve köleleştirilmeye çalışılan herkesinin özgürlüğü için gerekirse ölmeyi bile göze alması gerektiğini gösteren bir Savaşçıdır.