Vefatının ardından yıllar geçse de dört yaşında bir çocuğun dahi resmini gördüğünde “aa komik adam” dediği, 7’den 77’ye herkesi güldüren, düşündüren filmlerin unutulmaz ismi Kemal Sunal aramızdan ayrılışının 20. yılında anılıyor.
Tiyatro sahnesinden beyaz perdeye taşınan 55 yıllık yaşamına 82 film, onlarca tiyatro oyunu, 2 en iyi erkek oyuncu, bir yaşam boyu onur ödülü sığdırmıştır. Ayrıca “Kimse benim sinema ve Tv hayatımı incelemiyor. Galiba bu konuda bana iş düşüyor” diyerek yüksek lisans yapmış “Tv ve sinemada Kemal Sunal Güldürüsü” adıyla kendi tezini yazmıştı.
Üzerine belki onlarca tez, onlarca kitap yazılacak kadar değerlidir Kemal Sunal gerçeği. Hala neden bu kadar sevildiği, filmlerinin ilk günkü gibi ilgiyle izlenişi, salt bir oyunculuk başarısını aşan bir toplumsal olgunun ismi oluşunun sebepleri oldukça ilgi çekicidir.
Gerçekten neden bu kadar sevildi Kemal Sunal? Başarılı bir oyuncu olduğu aşikar fakat bu hikayede bundan fazlası var. Kemal Sunal gerçek bir karakterdi. Bir işçi, kapıcı, çöpçü, köylü, memur, öğretmen, köfteci, haylaz bir öğrenci. Bizden birini canlandırdı, zengin bir salon beyefendisi değil halkın içinden biriydi. Ve saf bir iyiliğin temsilcisi oldu. Zaman zaman haksızlığa uğrasa da en güçlü görünen otoritelere karşı mücadeleden vazgeçmeyen, sözünü esirgemeyen ve sonunda iyiliğin kazandığını ispat eden karakterdi. Aziz Nesin’in, Rıfat Ilgaz’ın, Umur Bugay’ın incelikli eleştiriler içeren, toplumsal sorunlara dikkat çeken hikayelerine hayat verdi. Çevreyi kirleten fabrikatöre, insanları köleleştiren köy ağasına, sahtekarlara, adaletsiz patronlara nihayetinde dersini verirdi. İzleyende gerçek hayatta mümkün değil gibi görünen bu adaletin sağlanması rahatlatıcı bir etki yarattı. Ve tüm bunlar didaktik bir sıkıcılıkla değil bolca kahkahayla gerçekleşince ve maalesef senaryolarda yer alan sorunlar yıllar içinde pek de değişmeyince Kemal Sunal sevgisi ve özlemi kaçınılmaz oldu. Canlandırdığı her bir karakterle anıyor, kendi olarak hiç değişmeyen mütevazı kişiliği, gülen yüzü ve samimiyetini özlüyoruz.
1972 yılında Ertem Eğilmez’in dikkatini çekmesiyle onu beyaz perdede ilk görüşümüz Tarık Akan ve Filiz Akın’ın başrolünü paylaştığı “Tatlı dillim”
Göründüğü her sahnede seyircinin kahkahalarla karşılaması bu filmin ilk kalmayacağının habercisiydi. Sonrasında sırayla Canım Kardeşim, Oh Olsun, Güllü Geliyor Güllü, Yalancı Yarim filmleri geldi.
Canlandırdığı şiveli karakterlerin ilgi görmesi üzerine 1974 yılında senaryoları Sadık Şendil’e ait olan Salak Milyoner ve Köyden İndim Şehire çekildi. Arzu Film bünyesinde büyük başarılar elde etmiş unutulmaz kadroyu da elbette anmak gerekir. Münir Özkul, Adile Naşit, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Halit Akçatepe gibi usta isimlerin yer aldığı projeler 70’li yıllara damgasını vurmuş bugün dahi sayısız izlenme başarısını yakalamıştır.
Aynı yıl Emel Sayın’ın rol aldığı ve hala çok sevilen Mavi Boncuk’ta karşımızdadır. 1975 yılında ünlü yönetmen Atıf Yılmaz Kemal Sunal’ın başrol olarak yer aldığı Salako, Hanzo, Şaşkın Damat isimli filmlerin çekimini gerçekleştirir. Ve 1975 aynı zamanda bir efsanenin doğduğu yıl. Rıfat Ilgaz’ın ölümsüz eseri “Hababam Sınıfı” Ertem Eğilmez tarafından sinemaya uyarlanır. Rıfat Ilgaz’ın kaleminden severek takip edilen eğitim sistemine ciddi eleştirilerin de yer aldığı haylaz öğrencilerin hikayesi beyaz perdede ayrı bir başarı yakaladı. Kemal Sunal’ın farklı isimlerde pek çok karakteri oynasa da çok kişinin “Şaban” olarak hatırında kalmasına sağlayan “İnek Şaban” ile bir dönüm noktası olmuştur. Münir Özkul’u Kel Mahmut, Adile Naşit’i Hafize Ana, Tarık Akan’ı Damat Ferit, Halit Akçatepe’yi Güdük Necmi olarak hafızalarımıza ve kalplerimize kazıyan seri filmler sinema tarihimizde önemli bir yer bulmuştur.
Ertesi yıl bir başka unutulmaz karakter olan Tosun Paşa’yı canlandırır. Şener Şen ile ekranlara yansıyan uyum seyirci tarafından çok sevilir, aynı yıl Süt Kardeşler filmiyle yeniden beyaz perdeye gelir ikilimiz.
Aynı yıl çekilen Meraklı Köfteci, Sahte Kabadayı filmleriyle Kemal Sunal karakterine saflık yanında kötülere karşı mücadele, haksızlıklara karşı duruş özelliği eklenmiştir. 1976 yılında Hababam Sınıfı Uyanıyor filmiyle En iyi erkek oyuncu ödülüne layık görülmüştür. 1977 yılı Umur Bugay’ın senaryosunu yazdığı Kapıcılar Kralı ile yeni bir kahramanla tanışırız. Seyit de inek Şaban kadar sevilir. Ardından Sakar Şakir, Çöpçüler Kralı, İbo ile Güllüşah filmleri sırasıyla seyircinin beğenisine sunuldu. İki gözümüzün çiçeği Kemal Sunal güldürmeye aralıksız devam ediyordu.
Kapıcılar Kralı filmiyle Antalya Film festivalinde aldığı “En iyi erkek oyuncu” ödülü bir ilkin de sembolüydü. O yıla kadar hep filmlerin jön oyuncularına verilen bu ödül ilk kez bir komedyene verilmişti. 1978 yılında Fatma Girik ile ortak bir film şirketi kurdular “Can Film” Bu şirketin yapımcılığında çekilen ilk film Yüz Numaralı Adam. Reklamcılık sektörünün halkı aldatan renkli ama yalan yüzünü gün yüzüne çıkaran film bugün dahi tüm gerçekliğiyle arşivde yerini almaktadır. Aynı yıl Köşeyi Dönen Adam, İyi Aile Çocuğu, Avanak Apti, İnek Şaban gibi filmler de yapılsa da hem Türk sinema tarihinde hem Kemal Sunal sinematografisinde yer alan en önemli filmlerden biri “Kibar Feyzo” sinema perdesinde yerini alır. Anadolu insanının yıllar boyu süregelen sorunlarını ele alan filmin politik bir duruşu vardır. Ağalık düzeni, halkın sömürülmesi, işsizlik, açlık gibi temel problemlere ciddi eleştiriler getiren film bugün dahi izlendiğinde pek çok anlamlı sonuçlar çıkarılabilecek zamansız bir eserdir.
1979 yılına geldiğimizde Umudumuz Şaban, Şark Bülbülü, Korkusuz Korkak, Dokunmayın Şabanıma ve Bekçiler Kralı filmleri çekilir. Tüm bu filmler içinde dönemin toplumsal sorunlarına göndermeler yapan sahneleriyle hafızalarda yer etmiştir. Aziz Nesin romanı Zübük’ün sinemaya uyarlanışında İbrahim Zübükzade karakteri Kemal Sunal yeteneği ile hayat bulmuştur.
1980 darbesi sonrasında pek çok sektör gibi sinema da ciddi sorunlar yaşamış, pek çok proje sansüre takılmış ve yayınlanamamıştı.80 sonrası filmlerden bazıları; Üç kağıtçı, Kanlı Nigar, Davaro, Yedi Bela Hüsnü, Kılıbık, Tokatçı, Doktor Civanım, Orta Direk Şaban, Postacı, Şabaniye. Hemen hemen hepsinde ismi “Şaban” olsa da ilginç bir detaya da yer vermek gerekir. 1984 yapımı Atla Gel Şaban filminde canlandırdığı karakterin ismi aslında Niyazi’dir. Fakat o herkes için “Şaban” dır. Filmin adında bile.
1986 yılından sonra Kemal Sunal sinemasında bambaşka bir sayfa açılır. Yoksul, Garip filmleri dram yönüyle dikkat çekmektedir. Kemal Sunal sadece güldürü yeteneğiyle değil dramatik yönleri olan yapımlarda da başarıyla oynayacağını ispatlamıştır. Deli Deli Küpeli, Davacı gibi filmlerle de politik tavır ve siyasi taşlama tarzı devam ettirmiştir.
1987 yılında Yakışıklı, Kiracı, Japon işi filmlerinde rol alan başarılı oyuncu sonraki yıl Uyanık Gazeteci, Sevimli Hırsız, İnatçı, Öğretmen, Polizei, Düttürü Dünya filmeriyle seyirci karşısında çıkmıştır. Halkın içinden hikayelere hayat verdiği tüm bu filmler ayrı ayrı çok sevilmiştir. Örneğin “Kiracı” filminde yer verilen sahnelerin pek çoğunda kendi sıkıntılarımızı buluruz. Düttürü Dünya Ankara Uluslararası Film Festivalinde Kemal Sunal’a en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırmıştır.
1989 ve 1990 yıllarında Talih Kuşu, Gülen Adam, Koltuk Belası, Boynu Bükük Küheylan filmlerinde güldürürken düşündürme misyonunu istikrarla devam ettirmiştir Yer aldığı son film Sinan Çetin yönetmeliğinde Propaganda olmuştur.
2000 yılıydı. Balalayka isimli filmde rol almayı kabul etmişti. Çekimler için Trabzon’a gidilecekti. Fakat Kemal Sunal’ın uçak korkusuna yenileceği elbette kimsenin aklına gelmezdi. O güne kadar hep kara yolunu tercih etmiş olsa da ekip arkadaşlarını kara yolu sıkıntısına sokmamak için istemese de uçak yolculuğunu kabul etmişti. Fakat 3 Temmuz 2000 tarihinde kalkan uçaktan sağ olarak dönemedi. Kalbine, korkusuna yenildi. Gülen adam milyonlarca gözü yaşlı hayranını geride bırakarak hayata veda etmişti.
Herkesin bir sebebi var onu sevmek için. Herkesin onun fotoğrafını dahi gördüğü anda yüzüne yerleşen bir gülümsemesi var. Kemal Sunal’ın büyük küçük herkesin kalbinde çok özel bir yeri var. Kendi tezini kendi yazan bir sanatçıya yine hakkını yeterince verememiş olmanın utancı bir kenarda dursun onu sadece bir komedyen olarak hatırlamamak, filmlerinde, sözlerinde, yazdıklarında anlatmaya çalıştıklarını okumak bize görevdir. Onu yeninden anarken böyle anmak gerekir. Hayat verdiği tüm karakterler için, varlığıyla emeğin yanında olduğu için belki de sadece böyle güzel güldüğü için bir kez daha teşekkürler Kemal Sunal. İyi ki vardın.. Unutulmayacaksın…