Günümüzde yazın dünyasının kaynaklarından biri olan dergiler, popüler kültürün de etkisiyle gün geçtikçe sayılarını ve okuyucularını arttırmaya devam ediyor. Kendi çizgilerini oluşturup bu yolda genç edebiyatseverlere ışık oluyorlar. Bu ayki sayısını koşarak alacağınız “kültür, sanat, edebiyat” dergilerinden birini inceleyeceğiz şimdilik. Kahvenizi alın, arkanıza yaslanın hadi biraz da “İzdiham’ın” dünyasına göz atalım.
Edebiyatın “İzdiham” Hali
Bugünkü dergicilik anlayışından ziyade çok farklı bir çizgide ilerleyen izdiham dergisi ilk etapta dikkat çekenler arasında. İki ayda bir yayınlanan dergi, sizleri düşündürecek bir slogana sahip: “Hepimiz Ölecek Yaştayız”. Ayrıca dergiye abone olmak isteyenler ilk sayfada sağ alt köşede “kıyamet kopma ihtimaline karşı abonelik faaliyetlerimiz yoktur” yazısını göreceklerdir. Yine ilk sayfada bulunan “İzdiham Maarif Takvimi” de dergiye farklılık katan detaylardan. Tabi kapak tasarımlarını da es geçmeyelim. Son sayısında atılan “Ne Söylesek Eksik Kalır” başlığıyla birlikte 27. sayısının kapağı olan “Grafikerimiz Aşık Olduğu İçin Kapak Yapamadık” başlığı da dergiyi elinize almanıza sebep olan gerekçelerden. Kıvrak zihin ürünleriyle karşımıza çıkan kapak tasarımcılarını da böylelikle tebrik ediyoruz.
“Aslında Makarna Dükkanı Açacaktık”
Yapılan bir röportajda genel yayın yönetmeni Bülent Parlak’a yöneltilen “bu serüvene nasıl başladınız?” sorusuna “aslında bir öğretmen arkadaşla makarna dükkanı açacaktık” cevabını verdi. Bu fikirden vazgeçtiği sıralarda İzdiham adına açtığı İnternet sitesinin ilerlediğini gören Parlak, arkadaşlarıyla toplanarak dergi açma isteğini belirtti. Arkadaşlarının bir amaç istemesine karşılık “birilerine bir şey öğretmekten ziyade, ben sadece bir şey yapmak istiyorum” dedi. Makarna dükkanı hüsranından sonra zor olacağını bilmesine rağmen 2008 yılının Ağustos ayında tüm parasını vererek İzdiham Dergisini çıkarttı. O yıllardaki edebiyat dergilerinin tirajlarına bakarsak iyi bir başarı da elde edildi. Belki de bu başarının kaynağı öğretmek değil, yapmak amacıyla bir araya gelen insanların azimle çalışmasıydı.
Son Sayıda Neler Mi Var?
30 Ekimde yayınlanan 42. sayı “Ne Söylesek Eksik Kalır” başlığıyla karşımıza çıktı. Kapakta da Türkan Şoray’ın yer aldığı dergide, hemen ilk sayfalar da “Sultana” ayrılmış. Konu olarak ise hepimizin hafızasına kazınmış olan “Selvi Boylum Al Yazmalı ” seçilmiş.
Elinizi bir sonraki sayfaya attığınızda ise merakla okumanıza sebep olan bu kez Halil İbrahim Kuruçay’ın “Tom’a Acır, Jerry’yi Tutardık” başlığıyla düşüncelerini çizgi filmlerle birleştirdiği sıra dışı yazısıyla karşılaşacaksınız. Önceki sayılarda da çocukluğundaki çizgi filmlerle somutlaştırdığı yaşama dair örneklemeleriyle bizleri bir kez daha çocukluğumuza döndürdüğünü görüyoruz.
Sayfa 10’a geldiğinizde ise çok küçük bir ayrıntıya gözünüz takılsın isterim. “Her şeye sahip olmak isteyen elindekini de kaybediyor” yazısının hemen altında parantez içerisinde şu cümle yazılmış: “Derginin tasarımını yaparken radyodan duyduk bu cümleyi.” Bunu okuduğunuzda onlar içimizden biri dememek imkansızlaşıyor böylece.
“Onları Unutmadık” Dediler
Ortalara doğru sayfaları ilerlettiğinizde Seda Nur Bilici’nin “Üç Mağdur” başlığıyla yakın zamanda intihar eden Suriyeli Vail El Suud’u ve Bilge Çıpe’nin “Kuyudan Ovaya Çıkan Kız” adıyla Neslican Tay’ı konu alan ince bir duyarlılıkla yazılmış yazılarını göreceksiniz.
En son sayfaya vardığınızda sizleri boş sayfanın ortasında iki cümle bekliyor olacak: “Bu sayfa deprem toplanma alanlarında yapılan beton binalar, AVM’ler, otoparklar nedeniyle boş bırakılmıştır. Hiçbir yer kalmazsa belki bu sayfada toplanırız.” Böylece iki cümleyle bizi düşünmeye sevk eden ve bazı şeylerin vahametini tekrar hatırlatan Dilek Kartal’ı çıkardığı işten dolayı tebrik etmemek elde değil.
Ve böylece bir İzdiham’ın sonuna gelmiş olduk. Daha adını anamadığım ve biraz da sürprizi kaçmasın diye yazmadığım birçok yazarın ellerine sağlık. henüz bir izdiham dergisi edinmediyseniz elinizi çabuk tutmanızı tavsiye ederim.