Günümüzün popüler sokak sanatlarından grafiti, caddelerin her köşesini süslemeye devam ediyor. Özellikle 15-25 yaş grubu arasında yaygın olan bu sanat, “insan ruhunun duvarda renklerle dansı” olarak ifade ediliyor. Tabii grafitinin sokak sanatı olup olmadığı konusunda hala süren tartışmalar var fakat toplumun büyük bir kısmı verilen emek ve ruh terapisi karşılığında bunu bir sanat olarak kabul etmiş durumda. Sanat olarak kabul etmeyenler ise grafitiyi Vandalizm olarak değerlendiriyor.
Bu Renkli Dünya Nasıl Ortaya Çıktı?
Grafitinin tarihsel geçmişinin çok eski zamanlara dayandığı varsayılıyor. İlk çağ 4. yüzyılda duvarlara çizilen mağara resimleri bu sanatın başlangıcı olarak kabul ediliyor. Özellikle İtalya’nın Pompei şehrindeki duvar yazıları delil olarak gösteriliyor fakat grafitinin ana çıkış noktası 1940’lı yıllarda 2. dünya savaşı sıralarındadır. Almanyayı doğu-batı şeklinde ikiye bölen Berlin Duvarının protestocu kişiler tarafından siyasi sloganlara boyanması ve bu şekilde çetelerin oluşturulması grafitiyi meşru bir uğraş haline getirmiştir. Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra duvar yazılarını keyifle devam ettiren gruplar oluşmaya başlamış fakat bu kez de yazıların tarihi eserlerde, binaların duvarlarında görülmesi üzerine şikayetler gelmiş ve grafiti vandalizm (bilerek ve isteyerek kişi yahut kamu malına zarar verme) olarak adlandırılıp yasaklanmıştır.
Kim Bu “Taki 183”
1960’lı yılların sonlarına doğru grafiti New York sokaklarında ilk kez Taki “183” imzasıyla metroda görüldü. Herkeste merak uyandıran bu durum giderek şehre yayıldı ve her yerde Taki 183 imzası belirmeye başladı. 1971 yılında New York Times gazetesi “Taki 183 Spawns Pen Pals (Taki 183 mektup arkadaşlarını yaratıyor) başlığını attı ve böylece Taki artık tüm ülkede ünlü oldu. Aslında Taki gerçek adıyla Demetrius, Yunan asıllı 17 yaşında bir lise öğrencisiydi. Demetrius’un kendi ifadesiyle bir gün can sıkıntısından dolayı duvara isminin kısaltması olan Taki ve adres numarası olan 183’ü yazdı. Sokağın görsel dilini ilk defa birisi kişisel bir amaçla kullanıyordu. Taki daha sonra kuryelik yapmaya başladı ve gittiği hemen her yere “Taki 183” yazısını bıraktı. 1971’e gelindiğinde Taki 183 bütün şehre yayılan ve herkesin bildiği bir ibare haline geldi.
Türkiye’de Grafiti
Türkiye’de grafiti gelişme göstermiş bir sanattır. Türkiye’nin grafiti ile tanışması ilk olarak Almanya sınırları içerisindeki Türk toplulukların, onlar tarafından dışlanması ile olmuştur. Sprey boyalar, Türkiye tarafından komünist olarak bilinir. Çünkü ilk kez komünistler tarafından kullanılmıştır. Bu yüzden grafiti sanatı ile uğraşanlar da komünist ve anarşist etiketlerine maruz bırakılmışlardır. Bu durum, Türkiye’de ilk başlarda grafitinin vandalizm (kamuya ait bir mala zarar verme) olarak nitelendirilip yapılmasına izin vermemesine neden olmuştur. İllegal şekilde yapılması devam eden grafitinin zamanla sanat olarak görülmeye başlanması ise legal yani yapılması yasak olmaktan çıkmıştır. Bu sayede birçok büyük şehrin istinat duvarları grafiti ile kaplanmıştır.
Grafiti sokak sanatı dünyada hızla gelişmeye ve bu sanatla ilgilenen sanatçılar giderek çoğalmaya devam ediyor. Biz de bu muhteşem yetenekleri hayranlıkla seyrediyoruz.